Ellerimde solmakta olan bir ağacın kırmızı çiçekleri
Gömüldükleri karanlıktan net seçilmiyormuş renkleri
Sonsuzluğu fısıldayan çizgiler dem vuruyor hallerinden
Uykularından uyanmış sanki tüm varlıklar
Kediler mırıldanıyor, sessizliğinden yakınıyorlar yaşamlarında ki
Ve sırnaşmaya çalıştıkça uzaklaşmayı anlatıyor sanki mavi deniz
Tarihi çağrıştıran her nesne maddesel bir uçurum oluşturuyor maneviyat surlarımda
Ve beyazlıyor saçlarım gün önce onları ağartıyor sonra parmaklarımı kanatan bir turuncu hakim şafak söküyor..
Yediğim tırnaklarımdan geriye yeni çıkan kan damlaları kalıyor
İstanbul sanki..
Tek kendi rengimi bilemiyorum her çiçeğe bir isim bir duygu katıyorum onları buluyorum çiçeklerde
Ama iş kendi rengime gelince ya siyah ya gri resimler geliyor aklıma..
Alacakaranlıktan esinlenip bir sigara daha yakıyorum bir yenisini daha biraz daha zehirleniyorum..
Onunda üstünde çizgiler izler var ben gibi..
Bir ben varım yollarda karanlıkta, bir de köşedeki seyyar satıcı oda karanlık oda sıkışmış köşeye...
Aydınlatamıyor beni ay, boğulmuşum, bir karanlığa batıyorum umutsuzca, dibi gelmiyor sonsuzluk bu adeta..
Yükler omuzlarımda sessiz çığlıklar dudaklarıma yapışmış..
İçimde hasret ve suratımda dünden kalma soluk bir mutsuzluk..
Birde üflediğim kaçıncı mum bu?
Kaç yıldır yaşıyorum kaç yıl daha..
Bir kedinin yeşil gözlerinde kendini gören hayalet bir beden..
Ortaköy caminden yükselen ezan sesiyle ayaklanıyor öz benliğim ve fırtınalar kopartıyor zihin çemberimde..
Uyanıyorum gökyüzü, ben aydınlanıyorum!
Bir gece bir gündüz olup Konstantinapolis'ten Nikomedya'ya uzanıyorum
Ortaköy'de demleniyorum bir akşamüstü daha yerimi karartılarla ve insan gürültülerine bırakıyorum...
Boğazdan yansıyan ışıklar aydınlatırken denizi karşıdan gelen vapurun gürültüsüyle ayılıyorum..
Martıların çığlıkları kulaklarımda canlandırıyor aynı döngüyü..
Ve balıklar onlar denizin sakini bizde onların sessiz bekçileri..
Arnavut kaldırımlı taş sokak asma yapraklarının dolambaçlı dansının karşısında nutku tutuluyor insanın..
Bankta yatan amca ise umursamıyor bile artık dünyayı..
Ve yeniden yollara düşüyorum kaderimde birleşmeyen ama gözlerimde kesiştirdiğim raylarla son buluyor bu İstanbul'dan ayrıldığım kaçıncı seferde ki düş gezintim...
Kayıt Tarihi : 23.1.2019 16:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!