Geride de kalabilirdim elbet,
Uzun uzun, demli bir yas da tutabilirdim.
Tüm kapılarımı pencerelerimi kapatıp,
Kendime etten kemikten bir duvar da örebilirdim.
Hayata “sen şurada dur ben burada” diye,
Bir gün ihlal edeceğimi bile bile, sınırlar da çekebilirdim.
Duymadığın yerdeyim, dillerim lal
Kalemim çürük ceviz
Yazmaktan aciz iki kelam,
Üzerime yıkılmış bir hayal
Bir yuva bir ev bir hayat var.
Ben bir sarhoş yaprak, divane rüzgar
Gözler kalbin aynası derler
Belli ki kırılmış aynası onun
Dalmış uzaklara gözleri
Uzun uzun ve üzgün.
Omuzlarında bir dünya,
Taşır da taşır
Beni bırak sevgili
Dönme bir daha bana
Unut beni yalnızlığın en körpe sokaklarında
Sana karışan gönlü kırık bir gökkuşağıydı
Şimdi en koyu en siyah halka.
Beni bırak sevgili
I.
İki uzak diyar, iki farklı deniz
Yani biz...
Sonunu, başını bilmediğimiz
Küçücük bir hikayeyiz.
Belki yüreğin yorgun, içinde kaybolmaktan bu okyanusun.
Kayıp bir rıhtımda kayıp bir gemiydim
Hatıralar okyanusunda küçük kara balık.
Nerede değilsen orası iyi gibi gelir dedim
Yuvasız çalı kuşlarının kaderi bu yalnızlık…
Ama unuttuğun bir şey var dedim sonra
Zaman kara bir tül gibi çekiliyor ömrümüze yazık
Ben bu kainatın çorak topraklarında
Başıbozuk bir alfabeydim
Ektiğim şiirdi, mısraydı biçtiğim,
Oysa bir hoyrat yel esti
Nicedir dilsiz kalemim.
Peki ya sen?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!