Dünyayı Sırtında Taşıyan Kadın

Mehmet Çobanoğlu
2622

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Dünyayı Sırtında Taşıyan Kadın

Gün daha ağırmaya başlar başlamaz, her seher vakti ekmekte, aştasın
Karanlığı aydınlatarak uyanan
Düşlerinin
En derin
En koyu yerinde
Saçları dağ çileği kokan
Ekilmeye hazır bereketli tarlalarda
Kınası ellerinde solmamış
Nasırlı ellerinde ki demir kürekle
Toprak belleyen
Tohum eken
Harnan yerine başak derleyen
Tandır başında lavaş pişiren
Tınazda, samanları yellere savuran
Canhıraş yaşam kavgasında
Aydınlığa uzanan
Yolculuğunda
Ebedi karanlığı elleriyle boğan
Yaşanmamış
Güzelliklerin özü
Sevdanın efsaneleşmiş güzeli, gizli tılsımı majör kadın
Dudağından dökülen her hecede, gün cemalinden aşkın tadı var

Sınıf kavgasında, omzunda geleceğe özgürlük sancağı taşıyan
Beşikteki çelimsiz bebeğine
Höllük eleyip
Ninniler söyleyerek emziren
Garip yoksullukta
Köylerde
Varoşlarda
Fabrikalarda
Göğüs kafesinde, aç ve çırılçıplak çocuklarını büyüten
Çorum'da
Uşak'ta
Sivas'ta zorluklara boyon eğmeyen
Anadolu kadını
Gün be gün
Her an dünyayı sırtında taşıyan
En piç, en orospu zamanda
Yazgısı kara yazılan
Yıkılası törelere ömrünce feda edilen
Ezilip, horlanan
Çelik mavisi gülüşyle
Ömre yaşam kattan
Sevda uğruna ölmeyi de göze alan
Mahçup bakışları gül yüzüne yakışkan
Adını Zilan'dan alan
Eleşkirt yaylasında başak, başak güneş demleyen Mezopotamya kadını

En zor
En kötü anında
Zalime zulme karşı, mazluma siper olan
Şakırdayan dili törelerden sessiz kalan
Her gökyüzü yangınında
Her umudun maviliğinde
Gördüğüm kadın
Mutluluk hayalleri, düşleri kuran
Sevgi dokuyan yüreğiyle
Sevdası köpük, köpük dağ kadar büyük
Sabaha
Buse, buse aydınlık taşyan
Sevene
Sığınacak liman
Sığınacak iskele olan
Farklı coğrafyalarda
Tarifsiz sancılar içinde
Aynı kalan
Düşmanı çok, derdi çok, ıssız bir karanlıkta yol ararayan
Sevdanın denizi kadın, hep ezildin sırtındaki ağır yükün altında

Adem ile Havva’dan beri, sevda ateşi durmadan yanan Mezopotamya'da
Bakışları baştanbaş
Kürdistan kokan
Her akşam gam
Her sabahı dert yaşayan
Her acısında
Gâh Dersim
Gâh Şırnak
Gâh Dargeçit olan
Feodal patron-ağa düzeninde
Bebekken, çocuk yaştayken
Beşik kertiği olan
Gelin olan
Berdel olan
Kuma olan
Her yürek yangınında
Her gül kızıllığında
Her direnişte
Seni gördüm
Eğer
Sol yanında ölmek kaderse
Taze gelin
Ezik kadın
Eğilir, o kaderin alnından öperim
Gülüne ateş
Bülbülüne gam
Toprağına hicran düşen
Her tebessümü tatlı bir lisan olan
Her ayrılık akşamlarında sana ölürüm, sensizliği kendime ceza görürüm

Güzel aşk yolculuğunda, Nemrut diyarına gözleri güneş getiren
Yepyeni bir saba vakti
Seni gördüm
Bugün sevip yarın terk edenlere inat
Seni çok sevdim
Kendini kadere
Kendini geleneklere feda etme artık
Ey kalemi kadar mavizeri de güçlü! Yalnızlığın dili, sessizliği asil olan
Yediveren gül kadar güzel olan, ey yaşamak işi olan yiğit Kürt kadını

Ekmek kavgasında! Erkeklerden daha çok cesur,
bakışları erotizm kokan
Bütün kadınlığıyla aşkın üstesşnden gelen
Kötülüklere 
Karanlıklar tekme çalan
Ey vatanında bağır yanık
Dudakları karanfil kokan militan kadın
Alımlı
Kültürlü
Zarif
Sözünün arkasından duran
Ağıtlar, türküler bilen, her sessizliği bir şiir sayılan
Asi ruhuyla dillere destan, devrim yolcusu yiğit kadın
Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar kafa tutan
özü, sözü güzel kadın

Mehmet Çobanoğlu
31.07.2024
İstanbul
·

Mehmet Çobanoğlu
Kayıt Tarihi : 31.7.2024 13:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Çobanoğlu