GİRİŞ
Sigarasının alevi, evin sessizliğinden ve sevdiklerinin nefesinden daha değerli olan her eş ve anne, fark etmeden kendi gölgesini uzatır. Kendisini unutur, çocuklarını unutur; dumanın ardında kaybolur.
Evde sessizlik ağırdır, nefes aldırmaz. Duman, odaları kaplar, zaman donmuş gibi kalır, ve gölgeler büyür. İçindeki sessizlik, suskunluğun en derin haliyle kendini hissettirir.
1. BÖLÜM - SESSİZ AKŞAMLAR
Ev sessizdi.
Ama bu sessizlik huzurdan değil; tükenmişlikten, bıkkınlıktan, yılların yorgunluğundan doğmuştu. Saatin tik takları bile uykulu, bitkin bir melodiyle yankılanıyordu.
Mutfakta gri bir duman tabakası vardı. Sigara kokusu duvarlara sinmiş, perdeler sararmıştı. Masanın üzerinde yarısı dolu bir kül tablası, yanında unutulmuş kahve fincanı…
Eylem masanın başında oturuyordu. Bir elinde sigara, diğerinde çakmak. “Bir tane daha…” diye mırıldandı. Paketi yokladı, buldu, çakmağı çaktı. Dumanı içine çekerken gözleri bir noktaya kilitlendi ama hiçbir şey görmüyordu.
Koray salonda oturuyordu. Elinde bir kitap vardı ama gözleri sayfalarda değil, mutfaktaydı. Her çakmak sesi, her öksürük, her duman tınısı evin içinde çınlıyordu.
Oğulları Can sekiz yaşındaydı. Sessizce annesinin yanına gidip, “Anne, oyun oynayalım mı?” derdi.
Eylem yorgun bir sesle, “Şimdi olmaz oğlum, anne çok yorgun,” derdi. Can başını öne eğer, oyuncak arabasını halıya bırakır ve sessizce odasına dönerdi.
Ela, iki buçuk yaşındaydı. Annesinin kucağına çıkmaya çalışır, saçını okşatmak isterdi. Ama Eylem çoğu zaman fark etmezdi. Kız ağladığında suçlulukla kucağına alır, birkaç saniye sever, sonra sessizliğe gömülürdü.
Koray pencereye yaslandı. Bir zamanlar bu evde kahkahalar vardı; sabahları taze çay kokusu, çocuk sesleri, Eylem’in neşeli gülüşü… Şimdi yerini duman ve sessizlik almıştı.
O akşam da öyleydi. Koray çocukları yatırmış, mutfağa uğramıştı. Eylem masada, başı öne düşmüş, eli hâlâ kül tablasındaydı.
“Eylem,” dedi Koray, sesi yorgun ama nazikti.
Kadın gözlerini araladı.
“Ne var?”
“Biraz hava alsan mı?”
“İstemiyorum.”
Koray bir adım yaklaştı.
“Böyle devam edemezsin. Bütün gün uyuyorsun, sigara içiyorsun. Kendine bunu yapma.”
Eylem gözlerini kaçırdı.
“Yorgunum. Sadece biraz susmak istiyorum,” dedi.
Koray derin bir nefes aldı. Öfke değil, acı vardı gözlerinde. “Ben de yoruldum,” dedi sessizce. “Ama hâlâ buradayım. Çocuklar da.”
Eylem sustu. Sigaranın ucundaki köz yavaşça söndü.
“Bilmiyorum,” dedi kısık bir sesle. “Her şey çok ağır geliyor.”
Koray masadaki sigara paketini aldı, kenara koydu.
“Yarın sabah kahvaltıyı birlikte yapalım,” dedi.
Basit bir cümleydi, ama içinde bir umut taşıyordu.
O gece, ilk defa, Eylem mutfak penceresini açtı. Taze hava içeri süzüldü. Küçük bir adım, büyük bir umut…
2. BÖLÜM - CAMIN ARDINDAKİ ÇOCUKLAR
Evde sabahları sessizlik olurdu. Televizyon açıktı ama kimse izlemezdi. Can pencere önünde oturur, dışarıdaki çocuklara bakardı. Elinde küçük bir oyuncak araba vardı ama artık heyecan vermiyordu.
Bazen sessizce annesinin odasına giderdi.
“Anne?”
Cevap gelmezdi. Can elini uzatır, annesinin saçına dokunurdu.
“Anne, kalk… Babam bekliyor.”
Eylem gözlerini açar, derin bir nefes alırdı.
“Git oğlum, anne biraz daha dinlensin,” derdi.
Ela dünyayı hâlâ oyun sanıyordu. Evin sessizliği ona garip gelmiyordu. Eylem bazen onu kucağına alır, saçlarını okşar, sonra dalıp giderdi. Ela elleriyle annesinin yüzünü tutar:
“Anne, bak bana,” derdi. Eylem bir anlık gülümser, sonra dalardı tekrar.
Koray çocuklarına güven vermeye çalışıyordu. Sabahları kahvaltı hazırlar, akşamları masal anlatır, bazen evin içinde saklambaç oynardı. Ama biliyordu: o boşluğu bir babanın sevgisi değil, bir annenin varlığı doldurabilirdi.
O akşam, Can okuldan döndü. Defterinde bir resim vardı. Öğretmen: “Ailenizi çizin,” demişti. Can’ın çiziminde dört figür vardı: baba, anne, çocuk ve bebek… ama anne siluet olarak çizilmiş, yüzü yoktu.
Koray resmi görünce sessiz kaldı.
“Güzel olmuş oğlum,” dedi, ama gözleri doldu.
O gece, Eylem sigarasını yakarken kapı aralığından onları izledi. İçinde bir şey kıpırdadı; utanç mı, hüzün mü, yoksa özlem mi… bilmiyordu. Sigarayı söndürdü, pencereye yaklaştı. Dışarıda Can ve Ela’nın parkta oynadığı eski günleri hatırladı. Gülüşleri, düşüp kalkmaları, Koray’ın onları kucaklayışı… Aynadaki yansımasına baktı: solgun, yorgun, bambaşka bir kadın.
“Ben ne ara böyle oldum?” fısıldadı kendi kendine. Sessizlik cevap verdi: hiçbir şey geç kalmış değil…
3. BÖLÜM - KIRIK KADEHLER
O akşam ev, her zamankinden daha sessizdi. Perdeler kapalı, mutfakta duman ağır bir örtü gibi asılıydı. Eylem masada oturuyor, başını ellerine dayamıştı. Koray sessizce onu izliyordu. Can odasında sessizce oyun oynuyor, Ela babasının eteğine sarılmıştı.
Eylem sigarasını yaktı. Bir yudum, sonra bir yudum daha…
Koray derin bir nefes aldı:
“Yeter artık, Eylem,” dedi.
Kadın başını hafifçe kaldırdı. Gözlerinde yorgunluk ve suçluluk vardı.
“Ne yeter? Ben kimseye zarar vermiyorum,” dedi kısık bir sesle.
Koray ayağa kalktı, masaya yaklaştı:
“Bize zarar veriyorsun. Bize… ve kendine.”
Eylem’in eli titredi. Bir damla yaş yanaklarından süzüldü.
“Ben kötü bir anne değilim,” fısıldadı.
“Ben de kötü bir koca değilim,” dedi Koray. “Ama bu hâl böyle devam edemez.”
Birden Eylem’in elindeki bardak devrildi. Çay masanın üzerinde kırıldı, camlar paramparça oldu. Kül tabağı devrilmiş, sigara izmaritleri yere saçılmıştı. Hafif bir sessizlik… sonra çocukların endişeli mırıltısı.
Koray diz çöktü, göz hizasına indi:
“Biliyorum, Eylem. Ama hep birlikteyiz. Çocuklar ve ben senin yanındayız. Sakin ol, birlikte çözeceğiz.”
Eylem sustu. Hafifçe başını salladı:
“Biliyor musun… ben sizi çok özledim,” dedi, sesinde yılların birikmiş acısı vardı.
O gece, Eylem ilk defa uzun süre uyumadı. Sigarasını söndürdü. Kırılmış camın arasında bir umut ışığı vardı.
“Belki de artık başlamak için geç değil,” dedi kendi kendine.
4. BÖLÜM - GÖZYAŞLARI VE GÜN IŞIĞI
Sabah güneşi perdeler arasından içeri süzülüyordu. Evdeki sessizlik artık ağır değil, hafif bir bekleyişe dönüşmüştü.
Eylem mutfak masasında oturuyordu. Sigara yoktu, sadece düşünceleri vardı. Koray elinde kahvaltı tepsisi geldi:
“Çocuklar hazır mı?”
“Hazırlar,” dedi Eylem. İlk defa sesi titremiyordu.
Can ve Ela kahvaltıya koştu. Eylem gözlerini onlardan alamadı; gözleri doldu ama mutlulukla.
“Gel bakalım,” dedi Koray. Uzun zamandır ilk defa bir kahvaltı masasında gerçek bir aile gibiydiler.
Çaydan bir yudum aldı, sigarasını yanına koydu ama yakmadı.
“Belki de artık bir şeyleri değiştirebilirim,” dedi kendi kendine.
O gün park planı vardı. Eylem çocukları elinden tutarak dışarı çıktı. Güneş yüzlerine vuruyor, rüzgar saçlarını savuruyordu. Basit ama değerli bir mutluluk vardı.
Koray onları izlerken düşündü: yıllarca süren sessizlik ve acı, yerini umutla gelen gülüşlere bırakıyordu.
5. BÖLÜM - YENİDEN BAŞLAMAK
Akşam eve döndüklerinde, çocuklar yorgun ama mutluydu; gözlerinde günün sevinci parlıyordu. Eylem saçlarını yıkadı, onları nazikçe yatırdı. Koray yanına oturdu, elini tuttu:
“Artık bir daha geriye dönmek yok,” dedi.
Eylem başını salladı, dudaklarında hafif bir gülümseme:
“Hayır, artık yok.”
Koray gözlerini pencereden dışarı, ufka çevirdi. Rüzgar içeri doluyor, odaları taze bir nefesle sarıyordu. Gelecek, belirsizliklerle dolu olsa da onun için artık korkutucu değildi; içinde bir umut, bir kararlılık yanıyordu. “Artık birlikte her şey mümkün,” diye fısıldadı kendi kendine.
Ev sessizdi, ama bu sessizlik huzurun melodisi gibiydi. Kırık kadehler bir kez daha bir araya gelmişti; çatlaklar artık yalnızca geçmişin değil, sevginin, dayanıklılığın ve umudun simgesiydi. İçlerinden biri fısıldadı:
“Her şey mümkün… yeter ki birlikte olalım.”
Koray, elini Eylem’in elinde sımsıkı tuttu. Güneş evin içinde hâlâ parlıyordu; altın ışıkları, yarınlara dair umutları müjdeliyor, yeni hayatın kapısını aralıyordu. Koray bir kez daha gülümsedi; gözlerinde geleceğe dair bir inanç vardı, içten ve sarsılmaz.
Ve Koray derin bir nefes aldı; içindeki tüm korkular, kaygılar ve geçmişin gölgeleri yavaşça uzaklaşıyordu. Artık sadece bu an vardı, çocuklarının huzuru, Eylem’in gülümseyişi ve birlikte inşa edecekleri hayatın ışığı. Kalbinde yeni bir söz vardı: ne olursa olsun, birlikte oldukları sürece her yarın umutla doluydu. Gözlerini kapadı ve fısıldadı:
“Her gün yeniden doğacak… ve biz hep birlikte olacağız.”
Yazan
Korhan KÜLÇE
08/11/2025
Kayıt Tarihi : 8.11.2025 16:45:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!