Dostumdu 'Öykü, Deneme'

Hayrullah Kocasakal
88

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Dostumdu 'Öykü, Deneme'

Dostumdu diye başlayacağım söze. Dostum; seneler öncesiydi geçmek bilmeyen, geçmesinin de iple çekilmediği güzel günlerde yaşandı bu dostluk.
Sırdaşlık, yoldaşlık, arkadaşlık, kardeşlik, emektir, güvendir ya dostluğu var eden. Ondan işte, o yaşanılası şeydi paylaştığımız.

Dostumdu.
O iklimlerden ayırdığım tek hatıram.

Haziran ayının ortaları idi. her zamanki mekânımızda oturuyoruz. Alıp başını gitmek bilmeyen bir sıkıntı mevcuttu havada. İçmeye karar verdik, bu gün içecektik, sarhoş olacaktık, unutacaktık tüm sıkıntıları. Ama cebimizdekileri toplasan üç beş milyon, alacağı iki bira. O gün içtik cebimizdeki son parayla. Tabi sarhoş olmak bir yana çakırlaşamamıştık bile. Kinimiz büyüktü hayatın vermediklerine, duygulanmıştık, ağlamaklıydık. Göz göze geldik. Anlardım gözlerinden ne demek istediğini. Birbirimize söz verdik. Bir gün gelecekti, paramız olacaktı ve patlayana kadar içecektik. Seneler sonrasında yine beraber olacaktık. Evlenecektik, çocuklarımız olacaktı, eşlerimizi alıp birbirimizin evlerine gidecektik. Rakı sofraları kuracaktık, eskilere inat içecektik. Türküler söyleyecektik, asi türküler, eskilerde olduğu gibi. Hiç gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz ütopyalarımızın özlemini tadacaktık. Umudumuzu hiç kaybetmeden, yasaklara inat bağıracaktık avazımız çıktığınca.

Olmadı hiç bir şey planladığımız gibi gerçekleşmedi.

Bunun aşık olduğu biri vardı. Salak âşık, seviyordu ne yapsın. Gözü ondan başkasını görmezdi. Hep “Bir gün derdi, bir gün alacağım o kızı lan bak göreceksin, bir gün alacağım muhakkak.” Ondan söz edildiğinde gözlerinin içi gülerdi. Allah’ım ya ben onun gibi aptalca seveni görmedim.
Hatırlıyorum bir gün kahvede oturuyoruz. İki tavla oynayalım dedik, amacımız günü devirmek. Konuşurken konu sevdiği kızdan açıldı, sanki başka konumuz vardı da neyse bizimkisi coştu iki dakikada, oyun moyun kalmadı. Bir elinde zarlar diğerinde sigara, sigarayı zar niyetine tavlaya atmaz mı? Koptum ben tabi gülerken düşmüşüm sandalyeden aşağıya, tavlada ardımdan; pullar, zarlar ortalık karıştı; ben gülüyorum.

Canım ya alınmazdı hiçbir şeyimden. Bilirdi samimiyetimden olduğunu her yaptığımın.

Günlerimiz böyle geldi geçti. Ta ki o güne varıncaya. Yine ben mekânımızda oturmuş onu bekliyordum. Geldi yüzünden düşen bin parça. Sordum biliyordum aslında, yine tartışmışlardı. Çok olağandı, bunlar bir hafta barışık iki hafta küslerdi, alışmıştım kavgalarına her zamankilerden biridir diyordum. “ Bu seferki farklı” dedi “her şey bitti” İnanmadım, ama bu güne kadar fark edemediğim gururu çok kötü incinmişti. Ağlıyordu; oturduk konuşmadık, sustuk.

Ağlıyordu hep ağlıyordu. Gururluydu, günlerce bekledi. Gözünü telefondan hiç ayırmıyordu. Beklediği bir özür mesajı idi gelmedi. Sonra ki günlerde bari iki tatlı söz, bari diyordu bir çağrı, bir soluk. Her şeyden vazgeçmişti, sesini duymak yetecekti ama beklediği telefon hiçbir zaman gelmedi.

Arada numarayı gizleyip çağrı bırakıyordu. Ama arada, karşı tarafın onun aradığını bilmemesi gerekiyordu.
Yine o günlerden biriydi. Numarayı çevirdi, bekledi… bekledi… Benzi atmıştı, sapsarı kesilmişti. Telefonun diğer ucundaki bayan “ Aradığınız numara kullanılmamaktadır” diyordu. Yine çevirdi, yine o ses... Yıkılmıştı, eski gülen umutlu yüzünü gördüğümde tüm sıkıntılarımı unuttuğum dostumdan eser yoktu artık.

Aylarca ağladı. O saatten sonra hiç gülmedi. Dostum yavaş yavaş eriyordu.

O berbat günün bir gün öncesi bana bir şeylerden bahsetti. “deniz” dedi “ deniz çok büyük değil mi? ” “büyük” dedim “neden sordun? ”
Sevgim kadar büyük mü acaba? ”
Garipsedim anlam veremedim. Kahretsin yalnız bırakmamalıydım. Ayrıldık… Beklemiyordum.
En son deniz kıyısında görmüşler onu. Kendinde değilmiş, sevdiğinin ismini sayıklıyormuş. Deli demişler, dalga geçmişler. O günden sonra bir daha gören olmadı. Günlerce aradık, dalgıçlar balıkçı tekneleri… Ölüsünü bari dedik, bulamadık. Yaptı gene yapacağını, sınırını çizmemişti sevgisinin, en yakın sınırsıza kattı kendini. Değer miydi be söylesenize değer miydi?

Eşyalarını toparlarken gözüme kitaplarının arasında bir yazı ilişti. Gözü gibi bakardı kitaplarına, kendi el yazısı idi.
Şöyle yazıyordu:
“Canım cananım/ bende ben kalmaz senden ötede / sende var oldum, senden kalanımla sana susuyorum. / revamı ayrılık, revamı özlem / ben bende değilim artık / çerçiler geçiyor sokağımdan. / Çil çil paralar alıp umut satıyorlar, / bense yalnızım sevdiceğimi ararım sokak sokak… / Yalnızlık çekerim ciğerlerime ölümüne, / bir fırt daha, gecikmiş sözümü yerine getirmek isterim. / Bendeki sen yok olur belki ben gidince… ”

… Artık dostum yok. Seneler geçti işim gücüm var, karım, param. Her içki masasına oturduğumda yedek bir bardak getirtiyorum, en güzel mezeleri hazırlıyorum. Hani olur ya şaka yapmıştır. Seneler sonra geliverir, sarılırım doyasıya, ölmemiştir, kıymamıştır canına. Ama nafile, O inandığının ardından gitti. Vaktiyle ya o kız dedi ya da ölüm. Hiç sözünden dönmezdi, en sevdiğim huyuydu. Kahretsin her şeyin rüya olmasını çok isterdim. İnatçı, aptal yaptı işte gitti.

Geçenlerde pazaryerine dolaşırken sevdiği kıza rastladım. Göz göze geldik. Tanıdı beni hayret ettim. Evlenmiş iki de evladı var. Masumlar eteğine yapışmış biri, diğeri araba da. Zaman değiştirmiş her şeyi, eski güzelliği kalmamış, lafladık biraz… Konu döndü dolaştı dostuma geldi.

“ O” dedi “O neler yapıyor”

Sustum konuşamadım, yutkundum.

“ O seni bekledi günlerce, unuttu tabi unuttu sonra… sonu olmayan aşk yoktur bilirsin, hastalıktır gerçek olan.. Bir tek alışkanlıklarından vazgeçmesi zor oldu. O da zamanla… Unuttu artık. Hem biliyor musun evlendi. Derya isminde bir hanımı var. Bir de yavruları, mutlular. Öyle işte… Başka bir şehre taşındılar, arada görüşüyoruz telefonla falan”

Hayatımda söylediğim en zor yalandı.

“Sevindim” dedi “ mutlu olduğuna sevindim.”
Gözleri doldu, yavrularına baktı. “hadi gidelim” dedi “ babanız birazdan gelir işten. ” Uzaklaştılar…

Eteğinin ucunda ki yumurcak dostuma benziyordu. Eski bir fotoğraftan anımsıyorum, aynı onun küçüklüğü. Baktım arkalarından baktım öylece…
Düşündüm, ister istemez gülümsedim.
Olur muydu acaba ruhlar beden değiştirebilir miydi?

Hayrullah Kocasakal
Kayıt Tarihi : 31.8.2007 22:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kaybedilenlere yazılmıştı. Acı yol ayrılımları ardı

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hatice Katran
    Hatice Katran

    YÜREGİNİZ DERT GÖRMESİN TEBRİKLER

    Cevap Yaz
  • Cem Erkaslan
    Cem Erkaslan

    bu mükemmel paylaşımınız için teşekkürler...

    Cevap Yaz
  • Coşkun Arslan
    Coşkun Arslan

    emeğinize sağlık

    Cevap Yaz
  • Derya Sezer
    Derya Sezer

    Çok başarılı bir çalışma olmuş..Konu her ne kadar yüreğimi çook acıtsa da (ben de benzer bir şekilde bir dost kaybettim) anlatım çok güzeldi, içtenlikle kutluyorum..

    Cevap Yaz
  • Müzeyyen Çalkap
    Müzeyyen Çalkap

    Bendeki sen yok olur belki ben gidince… ”

    Düşündüm, ister istemez gülümsedim.
    Olur muydu acaba ruhlar beden değiştirebilir miydi?

    Yaşamdan bir kesit..
    Yaşanmışmıdır.?. Ruhlar ayrı bedenlerde vucut olurmu?Buda sır tabiki...
    Deneme çalışmanız çokda güzel olmuş...şiirleriniz kadar kıvamında, okunası...
    ...Olmaz yok...imkansızda..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (34)

Hayrullah Kocasakal