Zaman nasıl geçmiş düşündüğümde
Ömür denen köprüde adımlarım artık ürkekçe
Bir gülümseyişe hasret edercesine
Yürümekteyim şu dört mevsimlik memleketimde
Sevgili gibi düşünmüşüm seni
Sevmişim fırtınalara tutkunlar gibi
Tutsak düşlerimin kurbanı ben olmuşum
Ardı ardına kesilmez dalgalalarla boğuşmuşum
Ben ki zemheri mevsimlerin ortasında
Senin sevdan için soluksuz durmuşum
Artık bir çiçeğin gölgesinde yaşarım
Kaldırım taşlarıdır oturağım
Senin adımlarının sesini duymak için
Doğrulupta seni son bir kez daha görmek içindir umudum
Yaşamaktayım şu dört mevsimlik memleketimde
Elimde hatıralardan kalma soluk çiçeğimle
Bulutları gözlerim ben artık sessizce
Gizlenirim en beyaz, en yüksek tepesine
Ve seni son bir kez daha görmek içindir bu umudum
Semt otobüslerinden bile erken çıkarım yollara
Güneşi daha mahmurken yakalarım
Yıldızların silikçe parıldadığı sabahlaradır aşinalığım
Sevdalardayım şu dört mevsimlik memleketimde
Dağlar bana gülümser doğu illerimde
Denizler bir başka çağlar bana güneyimde
Tutsak olmuş bir garip yolcuyum şu memleketimde
Sesin yankılanır meltemin ıslık ıslık esintisinde
Duyarım seni
Coşku kaplar her seferinde yüreğimde
Sözüm aşka düşmüş yürekleredir
Ateşlerden de kor olan sevgileredir
Aşkı yaşamak aslen bu memlekettedir
Dört mevsimlerde dört köşede dört denizdedir
Kayıt Tarihi : 24.4.2005 19:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!