Okyanustan sesler duyuyorum
Kulak zarlarımın gerisinden gelen
Beynimde dalgalanan uğultular
Damla damla sızıyor gözlerimden
Rüzgarı içime hapsetmenin telaşıyla
Gözlerimi kısıyorum
Bir deprem bu defa:
Çatlayan düşünceler;
Yarıklardan dökülen seslerle,
Tarihime gömülüyor
Kirpiklerimden içeriye bir fısıltı;
Karanlığa göz kırparak giriyor:
“Hicrana hapsolmuş bir avuç gönül,
Dışarıda bekleyen bir kuru hazan
Rüzgarın emri bu: “Bekleme, dökül! ”
Altında baharı donduran kazan.
Buzdan odunlarla ısınan eller,
Semadan donuk bir aman dilerler
İlkin tane tane dökülür riya,
Sonra da utançtan, çözülür gökler.”
Beklenmedik bir isyan bu,
Bir karanlıktan diğerine uzayan;
Arada bir kirpikte derinleşen sonsuzluk,
Bir kafeste salınan şekilsiz bir uçurtma…
Çözemiyorum ama
İpleri değil,
Feryadı burada
Sanki bir artçı sarsıntı:
“Kaderin kuklası bu ulvi oyun
Sahneyi inletir ölü bedenler.
Feryadı siz asıl kafesten duyun!
Hükümlü kalplere bayram edenler
Kalplerden perdeler çekildiği gün
Seyirci fecrini alkışlayacak
Ölüler kentidir henüz gördüğün
Diriliş bu kentten başlayacak.”
Artçı değil bu
Ta kendisi sarsıntının
Çürüyen zeminin altını oyarak
Diriliş tohumlarıyla dolduran....
Ve ses kesiliyor birden
Ben yine bana dalıyorum
İlk kez böylesine huzur dolu sükutum.
İlk kez; tek başınayken
Bu kadar uzağındayım yalnızlığın.
Sükutu bölen sükut,
Ummana kaybolmayacak mührünü vuruyor:
“Mezarlar ebedi yaşam anıtı
Rüyalar burada nihayet bulur.
Sırlara ermenin budur sanatı,
Gecenin zemini burda oyulur.
Çınlayan işte bu fecrin sesidir,
Gecenin yırtılan kör perdesidir;
Bu esinti bana yabancı değil,
Bu rüzgâr ömrümün mefkŭ residir…”
Kayıt Tarihi : 16.12.2006 21:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!