Yaradan’a bile sövülen bir şehirde,
Her türlü melanetin olduğu
Fakir ve güçsüzün hayvanla bir tutulduğu
Ve adaletin tümden unutulduğu,
Yazın ortasında bir gün, beş saat kala akşama
Kara bir kartal gibi süzüldü karanlık günün üstüne;
Dolu taneleri,
Ebabil kuşları
Atıp taşları
Nasıl vurduysa Ebrehe’nin fillerini,
Öylesine vurmaya başladı şehri.
Dolu taneleri,
Bıldırcın yumurtasından daha iri,
Hedef gözetmeksizin
Parçalamaya başladılar her yeri;
“Kaz yumurtası kadarlardı! ” diyecekti sonradan biri.
Karanlıkla birlikte gelen ayaz
Titretirken insanın içini,
Kışa dönmüştü birden yaz
Her yer bembeyaz.
Yaz yağmuru ve dolusunu bilecek yaştakiler
“Yaz yağmuru dediğin devenin dengini böler
Bu dolu da bilemedin beş dakika sürer” dediler.
Ama kesilmiyordu dolu
Kayan arabalar çoktan kapatmıştı pek çok yolu.
Kara bir kâbus çökmüştü şehrin üstüne
Kâbus, beyaz yağıyordu…
Hava yeniden aydınlanmaya başladığında
Yerdeki buz kalınlığı nerdeyse metreyi buluyordu;
Çanlar, saat kulesindeki, saat altıyı vuruyordu.
Ertesi günkü gazeteler “BİNLERCE ÖLÜ” yazıyordu
Dünden çok daha sıcaktı şehir ve kırık döküktü
Her mezarlıkta makineler toplu mezar kazıyordu.
Güçlülerin haklı olduğu düzeni vurmuştu felaket
Haklıların güçlü olması demekti unutulan adalet;
Sodom ve Gomorra'’da da böyle şeyler olmuştu vaktinde
Suçun karşılığı olan ceza gökten de inebilir elbet…
Kayıt Tarihi : 30.6.2008 13:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!