DOĞU’YA DAİR HİKÂYÂT II
Doğunun şairleri hüzün mimarı
Ayrılık bestesine meftun yürekler
Söyleyin neydi size yaşamayı kovduran
Gök kubbeyi, süsleyen içli dilekler
Uçuyor Belhin Mesnevi bahçesine
Gül dili çevirmeni Galip Dedemiz
Fuzuli kasideyle gül sunar Kerbela’ya
Akar gözyaşları Dicleyim diye
Örüyor Bâki saltanat yumağını
Bir renk şöleni gözler kamaşır
Sinan’ın mimarım diye almadığını
Kelime kelime şair kuşanır
Bedrettin bile başka akıyor
Esen bir rüzgârın telaşına dek
Buruk vedalarla başlayan sefer
Çaba ebediliğin koynuna girmek
Ağlamak kaldı kala kala zamandan
Anlık duruşlarla ebedilik yaygarası
Bir talan devri nöbet şairin
Her şey şeytanın maskarası
Doğu erdeminin düşman çocuğu
Çalıyor benlik dümbeleğini
İkrah gelince yirmili yıllardan
Kırıyor şair dilin zembereğini
Hız ver hüznüme, uçan şavkıyan
Doğu’da yüreklere âşık bülbülüm
Bir iskeletse Nemrut’tan kalan
Ben toprakta gizlenen gülüm
Kalamam dünyada öteler sıla
Simsiyah aklın buyruğu hüsran
Gönlümde şakıyan zümrüdü Anka
Varlığı konçertosuna yaban
Üveymek başlar yeniden baştan hayata
Dirilir damarına sevgi işlenen Divan
Mesnevi’nin büyüttüğü gül nispetince
Hep maveraya uzayan zaman
Seher vaktinin meleksi susuşu
Açlığı öğrendik Doğu sofralarında
Şehrin karanlığını göremeyiz biz
Eyyubi’nin kandilleri yanıyor hâla
Marşlar kapalı çarşıdan duyulmuyor
Kahrolsun kandilleri üfleyen soluk
Kükreyen bir dil, patlayan beynim
Sarıklardan kan akar oluk oluk.
Sûlüs, bir gece bir şarap vakti
Çizginin kâfiriyle değişir
Öyle yetim kalır İstanbul ki
Fatih ve Eyyub kabrinde üşür
Doğunun geceleri zaptiye düdük
Davudi sesleri götüren dalga
Firavun inançları doğuran hödük
Taşır şairi acıdan acıya.
Kayıt Tarihi : 12.1.2008 19:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!