kronik bir güz ağrısı,
alaz bir köz kırmızısı geçen,
önümde uzanan denizi yaran
yatay çizgileri mavi de yanan
kılavuz gemi gibi..
yol gösteren yolu bilirdi değil mi?
bilir
katettiği mesafe katledilmemişse,
bin ton sanrı yutmamışsa,
bilir elbet...
hüznü kaç defa boyamıştık,
eğreti yüzün hatlarında?
kaç tur bindirmiştik
katlar arası allı pudraları?
kapatıcının hacmi
yeter sandın kadın;
yağmur gözlerine
sağanak indirince ertelenir hüküm,
kırılır kalemin..
zehri salgılayan insan mıydı,
dünya mı yayardı zehri insana?
tonla kusur sefil tokluklarda serap.
istemsiz bir ayak sürümesi
yol dediğin,
damarlarında hissetmek istediği..
her yalanı, doğruyu,
aşkı, ihaneti,
hazzı, arzuyu, kaosu, sükûneti,
çocukluğu, yaşlılığı,
ilk öpücüğün sıcağını
musalla taşı soğuğunu,
sevdanın gül memesini,
terinde ten yarasını
düştüğü hiçliği, sövdüğü piçliği
ektiğin hayrı, biçtiğin nankörlüğü,
tatmak sürünmek istediğin yol...
kafes ardı kanını akıttığın yol...
yol,
duvarına attığın çentiklerin
bittiği son...
söz yuvarlanır şimdi,
deryaya saldığın ışık uzak
kapanın sonu tuzak,
gez zihnin uçurumlarında,
düş uçurumlara,
düşlerin sınırı bucak bucak...öz/__
özlem ç.ay
mayıs/yedi
Kayıt Tarihi : 8.5.2024 01:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!