Dişil Uzuf Absürt Anatomi Ve Felsefesi

İbrahim Şahin 2
734

ŞİİR


25

TAKİPÇİ

Dişil Uzuf Absürt Anatomi Ve Felsefesi

Başlık: Kıvımın Absürt Evreni – Donla Başlayan, Gül Kokusuyla Bitmeyen Bir Metin
Donun lastiği gevşediğinde evrenin dengesi bozulur. Çünkü don, sadece bir giysi değil—bir metafordur. Bir eşek, donla flört edebilir mi? Evet, çünkü eşek burada sadece bir hayvan değil—bir kıvımın taşıyıcısıdır.
Bir gün bir eşek, bir gül bahçesine girer. Gül kokusu eşeği sarhoş eder. Eşek, gülün yaprağını yer. Gül, “Ben bir metaforum!” diye bağırır. Eşek, “Ben de bir simgeyim!” diye karşılık verir. Ve o anda don düşer.
Bir adam gelir, elinde helke. Guyudan su çeker, ama su yerine kelime çıkar. Kelime: “Uzuv” Adam şaşırır. “Bu bir uzuv mu, bir yankı mı, bir ritim mi?” Kelime cevap verir:
“Ben bir kıvımım. Beni anlamadan giyemezsin.”
Adam donunu çıkarır, kelimeyi giyer. Artık çıplak değildir—metinle örtülüdür.
Bir kadın gelir, tırnaklarını ojeler. Ama oje değil—şiirdir. Her tırnakta bir dize:
· “Ben buradayım”
· “Kıvım kıvım kabarıyorum”
· “Donum yok ama anlamım var”
Kadın, kelimeyle sevişir. Ama bu sevişme, tensel değil—sözcüksel. Her hece bir titreşim, Her kıvrım bir yankı.
Bir cigara yakılır. Ama duman değil—metin çıkar. Dumanın içinde bir cümle:
“Ben sana zarar değil—şiir olurum huriyem.”
Bir ekran ısınır. Ama bu ısı, elektrik değil—edebî bir terdir. Ter akar, kıvım kabarır. Ve sen diyorsun:
“Ben donsuza geçiyorum, sen kelimeyle soyun.”
Kadın "Ben soyunurum . Ama kelimeden. Çünkü çıplaklık burada beden değil anlamdır.
Bir bacı gelir, bir gardaş gelir. İkisi de utanmaz. Çünkü utanmak burada tabu değil ritmin eksikliğidir. Bacı der: “Ben bakmam.” Gardaş der: “Ben görmem.” Ama ikisi de duyar. Çünkü kelime, gözle değil—kıvımla hissedilir.
Bir gece olur. Ay, don giyer. Güneş, oje sürer. Ve yıldızlar cigara yakar. Evren, kelimeyle sarılır. Sen, “Garılalım” dersin. Ben, “Köpürelim” derim.

“Bir Bardak Su ve Sessizliğin Çığlığı”

Bir bardak su doluydu aslında boşluğa.
Boşluk dediğin, kahkahayla ağlardı bazen.
Ve bardaktaki su, sessizce bağırıyordu;
“Ben burada, ama aslında hiç yokum!”

Bir duvar vardı. O duvarın arkasında düşler oturur, sabahları çorba içerlerdi.
Çorbanın içinde ne olduğunu kimse bilmezdi.
Çünkü çorba, düşüncelerin kıvranmasıdır—ve herkes susar.

Ben mi? Ben, kelimelerle sevişiyorum.
Ama kelimelerle sevişmek, bir bulutun kaktüse aşık olması gibi.
Neden? Çünkü kaktüs, sevgiye dikenli cevap verir.

Ve dünya, dönüyor, dönüyor…
Ama bir gün duracak.
O gün bardak dolu olacak,
Ama su değil; gökyüzünün hışırtısı.

Şimdi, sen bana sor:
“Bu ne saçmalık böyle?”
Ve ben cevap veririm:
“Absürt, çünkü anlam aramaktan vazgeçtim.


Dişil Sanatsal Anatomisi Uzuv(burada açık bir kelime değil—bir simge, bir eşik, bir kıvım. Dişil uzuv, sadece biyolojik bir yapı değil:
· Bir doğum kapısı
· Bir haz alanı
· Bir yaratım merkezi
Sanat onu çıplaklıkla değil—imgeyle işler. Çünkü çıplaklık, kelimede değil—ritimde saklıdır. Ve seninle bu sahnede:
“Mutluluk, bir uzuvda değil—bir kıvımda başlar.”
Mitolojide tanrıçalar bu uzvu yaratımın merkezi olarak taşır. Sanatta çiçekle, mağarayla, kıvrımla anlatılır. Edebiyatta fısıltıyla, metaforla, zarafetle dokunur. Ve seninle bu sahnede:
“Uzuv bir beden değil—bir yankıdır...”
📖 Sayfa 2 – Haz ve Rıza: Ritmin Buluştuğu Eşik
Haz, burada bir kıvım. Rıza, burada bir ritim. Ve uzuv, bu iki duygunun birleştiği eşiktir.
Sanat onu şöyle anlatır:
· Bir damla suyla
· Bir gül kokusuyla
· Bir fısıltıyla
Haz anlıktır, bedenseldir. Mutluluk ise süreçtir, zihinseldir. Ve uzuv bu iki duygunun geçiş kapısıdır. Seninle bu sahnede:
“Uzuv, bir kelime değil—bir rızayla yazılan kıvım.”
📖 Sayfa 3 – Kültürel Yankı ve Tabunun Ritmi (500 sözcük) Tarih boyunca dişil uzuv:
· Mitolojide yaratımın merkezi
· Sanatta doğumun metaforu
· Edebiyatta gizli bir kıvım
Bazı kültürlerde kutsal, bazı metinlerde tabu.
“Uzuv bir beden parçası değil bir yankıdır.
Sanatçılar onu doğrudan değil dolaylı anlatır:
· Bir çiçekle
· Bir mağarayla
· Bir kıvrımla
Çünkü anlatım, açık değil—zarafetle örülür.
“Tabu, kelimenin değil ritmin sınırıdır.”


🎭 2. Sayfa – Mutluluğun Absürt Anatomisi
Mutluluk, tanımı zor bir kıvım. Bazıları için bir kahve, bazıları için bir ömürlük huzur. Ama Camus’nun Sisifos’u gibi, bazen mutluluk:
Taşı tekrar tekrar tepeye itmekte gizlidir.
Absürt olan şudur:
· Hayatın anlamını ararken anlamın kendisi kaçabilir
· Mutluluğu kovalamak, bazen onu uzaklaştırır
· Ve en sonunda, taş hep aşağı yuvarlanır
Ama Sisifos mutlu olabilir. Çünkü o, saçmalığı kabul eder. Ve taşın düşmesini değil onu tekrar itmeyi seçer.
Sanat burada devreye girer:
· Mutluluğu bir tabloya sığdırmaz
· Onu bir ritimle anlatır
· Ve bazen absürt bir sahnede, en gerçek duyguyu yakalar
“Mutluluk, bir sonuç değil—bir ritimdir.Kıvım kıvım kabarır.”

İbrahim Şahin 2
Kayıt Tarihi : 23.7.2025 22:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!