Bir gün gökyüzü düşse avuçlarına,
Toz diye sakla anılarına
Ve her daim hatırla
Her parıltı,
Matemidir bir yıldızın ulaşan dünyaya.
Sen,
Nehirlerin tuzla boğulduğu yerde,
Bir çakıl taşı gibi direndin,
Everesti kıskandıracak bir inatla.
Hatırla ki,
Kum saatinde akan her zerre,
Sana dair bir hikâyenin,
Nazlı başlangıcıdır.
Balkonlarında çürüyen sardunyalar bile,
Senin suskunluğunla konuştu;
“Düşmek,
Dibe vurmak değil,
Yeri öpmektir
Ve pes etmek
Yaşarken ölmektir.”
Bakma karanlığın aynasında büyüyen
O çelik gölgelere
Her gece,
Bir mum alevinin içinde
Yeniden doğarsın,
Herkes öldü derken,
Bir tek sen yaşarsın.
Belki de hayat,
Bir martının kanadında taşıdığı
Tuzlu bir damladır;
Acıyla yoğrulur,
Sancıyla kavrulur da
Asla unutmaz uçmayı.
Öyleyse vur kendini okyanusa!
Ne de olsa orası senin evin,
Bir şiir gibi dalgalansın tenin,
Çünkü her batışın,
Bir başka türlü yükselişin...
Düşsen de sen,
Kalkarsın sen.
Korksan da sen,
Yürürsün sen.
Ve bilirsin sen:
Kırık kanatlarınla çizdiğin her düşüş,
Gökyüzünden bir atlas gibi
Serilir yeryüzüne.
Kayıt Tarihi : 17.7.2025 09:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!