sessizliğin keşfine çıkmıştım;
bir ırmak akıyordu...
konuştum kuşkuyu ve suça bulandım söz'le
çünkü kav tutkuyla geçmiştim kendimden
(tutku öz'dür, toz'dur bazı hallerde...)
öteki fer'e ulaştığımı sanmıştım, közde
gömülüydü 'nebi' yanım; 'söz yanılgıdır'
dediğimde korkuyla, lavdan bir ırmak
akıyordu, yanılgım öyle akıyordu...
ben: 'artık hiç seçim yapmıyorum
ne güzel, özgürlük bu mu yoksa? '
mucize...
buldum sanırken
görmekle yürüdüm günahımı, yanmakla
bir ırmak akıyordu...
ışık ırmağı tanrının: akmak...
'en büyük belirti, belki mi tin? '
keşke bütün bildiğim kipte düş olsaydı
(bilmek başa beladır tüm hallerde...)
bilmek susmaktır: tanrı-da tek kalırken? ..
kül yanım doğada, tanığımdır sıvışan su
artık
bir cenazeye bakar gibi bakıyorum hayata
'suskun' aya, 'küskün' güneşe, 'kaçkın' buluta.
ilk sallantıdan sonra araladım küflü ruhumu;
ölüm upuzun bir ıssızlıktı kaburgalarımda...
hiçbir şey seçmek zorunda değilim artık
ne mutlu çöl yanıma, özgürüm kumul kadar.
Kayıt Tarihi : 19.8.2002 03:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

‘’seçimi ölüme bırakılan özgürlük’’.
yani,
’’tekte ifna olma ile bulunan!’’
ha işte!
bu hâl ilmi hâl !!!..
ilme’l-yakîn
ayne’l-yakîn
hakka’l-yakîn
mutmainlik bu basamaklarda..
sadece ilme’l –yakîn ile yetinilirse bilmek mümkün değil. çünkü sadece kevnî hakikatlerle yetinilmemeli…
…
TÜM YORUMLAR (2)