Çiçekleri severek başladı her şey.
Toprakla konuşurdu, yaprakla fısıldaşırdı.
Gözlerinin içi, çocukların gülüşleriyle aydınlanırdı.
Belki de bu yüzden kelimeleri hep canlıydı — taze, direngen, başına buyruk.
Şiirlerinin içinde asi bir kız yaşardı;
Dizelere diz çöktürmeyi severdi.
Kâğıt ve kalem, onun özgürlük pasaportlarıydı.
Yazmak, nefes almaktan daha gerçekti çoğu zaman.
Bir defterin arasında saklanan çocuk kalbi,
Koca bir kadının avuçlarında büyüdü.
7 yaşında kurduğu hayali,
33 yaşında bir Akdeniz sabahında deniz tuzu gibi içine çekti.
Ve o sabah anladı:
Kelimelerden yapılmış bir kadındı artık.
Anamur’un tuzlu rüzgârı,
Dalgaların ninnisi, begonvillerin arsız pembesi…
Her biri dizelerine sızar, her biri onu biraz daha şair yapardı.
Çocukları sevmekle kelimeleri sevmek arasında bir fark yoktu onun için;
İkisi de dokunmadan çoğalırdı.
Ve şimdi…
Bir kadın, bir anne, bir şair olarak
Yazmanın, hayal kurmanın, sevmekten hiç vazgeçmemenin
İnançla örülmüş hikâyesini yaşıyor.
Asi dizelerle, başına buyruk cümlelerle,
Dünyaya biraz umut, biraz çocuk kahkahası,
Biraz da Akdeniz güneşi bırakıyor.
Eserleri
SİRİUS
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!