Birilerine dokunmaktan korkuyordu Onlar....
Parmak uçlarının dokunuşu
Değdiği gözün ipinde boğulacak,
Dilini dokunduğu dil
Arş-ı alaya yükseltecek suskunluğunu.
Geberene kadar konuşacak,
Neden sevmek için yasak insanları seçerdi?
Sonu sorgularda biten savaşları..
Her gazete ilanında
O da yolculuk ilanı verirdi düşlerine.
Her kentte birkaç aşk kalırdı,
Boynu vurulmuş.
Hayata sarıl dediler,
Bütün üzgün dallarımla sarıldım.
Güneşin rengini içtim,kadeh kadeh.
En gündoğumu
Ve en akşam gözlerimle düştüm toprağa.
Balıkların yüzgecinden akıttım başsuyumu.
Fatihasız,ağıtsız
Ölüler yaşamı...
Bir var-mışla başlayan hikayenin
Yok-unda kalmış
Delikleri tıkalı bulut bu diyar.
Ayını sözde kaybetmiş
Çarpıp yaşamı
Dünyanın suret-i atlasına,
Cebimde
Göz tokluğuna çaldığım aşklar..
Yol sanmışım.
Kaya dili içmişim
'Öldür O'nu' dedi vahiy;
Kendi seçemez ölümü...
................
Zigguratlara taşı,
Tanrıları lütfet ona.
Çöle düş,
Kare dibi yuvarlak
Boğumlu zaman
Gel dese..O büyük
Güldüm,gizliyor ben-ile birleşik.
Belli küstüm oyunu!
İlmeği atmak
Yalnızlıkların aldatılışı,
Acı koru piçlik.
Ezberini unutmuş,
Akrep ile yelkovanı küs..
Nasırı Hayyam'sız
Sabrı çürümüş şıra
Siyah pelerinler tak yıldızlara
Ki demini almış aşklardır,
Işığıyla kör edenden arta kalan...
Büyüsü çıtkırıldım gecede
Uyusun da büyüsün uyu
Keşke ölmeseydin