hayat kopuyor kirpiklerimden
kanla karışık yağan bir veda girdabında
suskun şarkılar takıp dudaklarıma
gö/r/müyorum kendimi
kıvrılıp sessizliğin soğuk koynuna...
Bir düş kokusu yayılıyor sokaklara
Tuttuğum matemin soluğu yok
Gölgelerin parsellediği karanlık
Soytarı
Bıyık altından gülüyor yalnızlığıma
Kim yaktı karanlığın rengini…
her çocuk biraz ben şimdi;
öncesiz,
sonrasız,
zamansız...
hafızasının tozlu sayfalarını çevirdi
Büyümeye umut vardı, küçüktük...
küçükken daha soylu, büyüktü yaşamak
büyüdükçe küçüldü sınırlar..
başlangıç çizgisiyle göbek bağımızı kopardık
Gözlerinde uyuttuğu yıldızlar adına,
‘ Biz O’nunla karadelik gibiydik ‘ diyen Işıl’a...
İntiharın eşiğinden döndüm az önce
nefes alıp vermekten öteydi hayat
ben yaşamak için sebepler bulmuştum
ve nedenler olduğunda yaşamak adına ölümü görmüştüm..
bir nefes bitimi degil;
yaşamaktı ölüm..
bozgun/du
Teyzeme ithafen...
Son hissedişin ilk dizeleri..
Sanki o gün gelecek;
biri gidecek ve kalmayacak taş üstünde taş
yağmur taneleri yere düşmeden donacak belki
...
sonra
sustun bir gün
kesildikçe sesin
kan damlıyordu kaleminden
hayatı sen/siz doldurmaya gidiyorum
bir güvercin gagasından
hüzünler okumaya...
Eros'un aşkını
Nuh'un gemisine yüklüyorum
göbek bağımızı kesse de ayrılık denen illet
aşk doğum lekesi yüreğimde / silinmeyecek
izi duruyor bakışlarının çatlamış duvarlarda
ne zaman gözgöze gelsem
içimde titreyen bir yangın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!