Ey zulmün kara gecesinde parlayan hakikatin nûru,
Kalbim, dergâhın sessiz köşesinde semâ eden derviş misali,
Tazallüm değil bu, aşkın hâlinde teslimiyetin en ince hali,
Zalim sevgili, senin zulmüne karşı yükselen ilahi nidası!
Mazlime kalbim, sema meydanının dönencelerinde esir değil,
Kadim dağların kudretli kucağında özgürlüğün türküsüdür o,
İnzılâm değil, semazenin ahenkle dönüşü,
Her cefa, her cevr, hakikatin sonsuz sarmalında bir zikirdir.
Dergâhın kubbesinde yankılanır şeb-i arusun ezgileri,
Tuğyanın fırtınasına rağmen, aşkın nuruyla yanar içimde,
Cevr, bağy, fısk… hepsi kâinatın sınavında birer gölge,
Ama ben, Hak yolu nuruyla yıkanan bir pervaneyim.
Beşerî âlemde kaybolan ruhlar varken,
Ben, dağların zirvesinden bakan bir seyriyim,
İtikadın pınarından, ahlâkın çiçeklerinden su içen,
Hakikatin şafağında aydınlanan bir müjdeciyim.
Ey zalim sevgili, dinle bu dergâhın sessiz feryadını,
Sevgi değil, anla beni;
Çünkü kalbim sema meydanında dönüyor hâlâ,
Ve her dönüşte yükseliyor ilahi isyanın sancakları!
Kayıt Tarihi : 5.7.2025 22:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiirimde tasavvufi semboller, mistik duygular ve derin metaforlar çok güçlü bir biçimde harmanlanmış olarak tesis ediyorum. İsyan ve teslimiyet iç içe geçmiş, zulmün karanlığına rağmen hakikat ışığının sönmez olduğunu yansıtmaya çalışıyorum.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!