Şimdi oradasın,
geldim yakınına, gördüm seni,
Yaklaştım sana, hissettim bedenimde…
Ama sen benim varlığımdan bile haberdar değildin…
Söz vermiştim kendime, ‘Ne yapalım, kader! ’ demeyecektim.
Savaşmayı kabul etmiştim seni kazanmak için.
Herkesin bir amacı vardır şu fani dünyada,
benim amacım sendin…
Deniz turkuaza dönüyor şimdi,
güneş parıldıyor tüm ihtişamıyla gökyüzünde.
Her ne kadar parıldamasa da kalbimde…
Küçük bir esintiyle dans ediyor ağaçların yaprakları,
ama sert ve zalim olan poyrazla değil,
okşayan, masum meltemle…
Pencerenin arkasından bakıyorum denize,
sana baktığım gibi…
Bir kelebek var camımda,
uçuşuyor orada,
camı bırakmıyor, bırakamıyor.
Diyorum ona: ‘Zaten üç günlük ömrün var, tadını cıkar.’
ama o da beni dinlemiyor, aynen ben gibi,
Senden vazgeçemiyor…
Çok ani karşıma çıktın be deniz gözlüm,
gereğinden fazla ani oldu…
dedim ya deniz turkuaz,
senin gözlerin turkuaz değil, beyaz…
…çarpıcı, bakmak farz.
Hep seni, her yerde seni aradım bu yaz…
Gökyüzündeki yıldızlar yalnız değil ki!
Asıl yalnız olan kelebektir penceremdeki…
Asıl yalnız olan benimdir, kendim…
Ama ben yalnızca bir yıldız değilim.
Ben dünyayım- tamamen yalnız olan…
İçimde milyarlarca insan var, ama,
bir tanesinin bile bana yararı dokunmuyor.
Bana zarar veriyorlar…
…ve…
Dışarıda benim bilmediğim nesneler var.
belki beni seviyorlar,
ama onları da ben bilmiyorum.
Nedir bizim bu kaderimiz be dünya-
kader arkadaşımsın benim,
beni o milyarlarca insanın içine koyma!
Biz- ki haketmedik bunları yaşamayı,
sevgiyi tatmadık, tattırmadılar…
Kayıt Tarihi : 9.12.2002 17:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!