15 Haziran 1925'ti yanılmıyorsam,
Eski üzüm şehrinde bir güneş doğmuştu.
Beni tanımıyordu, kesin tanımıyordu,
Benim onu tanıdığımı da bilmiyordu.
Zaman zaman,
Kaleminden kıvılcımlar kayıyordu;
Bıkmadan, usanmadan,
İstanbul'un ağrısıyla kıvranıyordu.
Kılıç gibi kasımda Paris'te üşüyordu;
Rüyalarından mısralarla uyanıyordu;
Kalbi sonbaharda acıyordu,
Dikenler acımadan saplanıyordu.
İçi dolmuştu,
İstanbul'un damla damla mehtabıyla.
Ne içkisi vardı ne cigarası;
Tek sarhoşluğu vardı, o da aşktandı;
Tek tiryakiliği vardı, o da İstanbul'a;
Tek tutkusu vardı ki,
Oda mecbur olduğu aşkına.
Severdi ama herkes gibi değildi,
Sevdim mi adamakıllı severdi,
İlkbaharda gelip sonbaharda gitmezdi.
Her anında mısralarla konuşurdu,
Mısraları yığar şiirler yapardı,
Her mısrasına bir gizem saklardı.
Yolculuğu ilk mısrasıyla başlamış,
Kelime kelime dolaşarak dünyayı turlamış,
Serseri mısraları yürekten kucaklamıştı.
Ayrılıkta sevdaya dahil demişti,
Çünkü ayrılanlar hala sevgili demişti.
Sevgimiz dolaşıyor diyar diyar,
Bulacak seni elbet yâr.
Kayıt Tarihi : 9.4.2008 18:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
En sevdiğim şairlerden biri olan, her ne kadar ona layık olmasada, Attila İlhan için kaleme aldığım bir şiir. Beğenmeniz dileğiyle...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!