Bu aşk bunu hak etmedi,
Bu kirli beyazı,
Bu ihaneti,
Bu küfürlü mevsimi
Ama yaşadı...
Bitti en masum yerinde
Şehirlerin uzak mısralarına dökülen damlalarıydı hayat,
Dokunacak ne bir el, ne bir yürek...
Akşamdan kalmış sohbetlerin,
Yüzükoyun sabahlarından kalkan kadınlarıydı onlar.
Bir mum ışığı saklardı,
Bir karanfil kokardı akşamlar.
Yok çaresi acının,
Aşka yunan içimde
hep aynı sancının
En olmaz seçimde
Bana sorular ver
Ellerindeyim, öpülesiye
Bir çiçek gibi narin.
Ve bir gül kokusu, tenimden geçiyor,
Her bakışında.
En son ağlarken bırakmıştık çocukluğumuzu...
Ağlarken düşmüştü kayıpları bu kentin ve diğer hayallerin
Arayışlarda bir yokluk saklıydı; Yok olan arayışlardı sanki
İçimizden akıyordu hayat; Dökülüyordu yüzümüzün gülen tarafı.
Biz şimdilerde bir yokluğu bekliyoruz var olmayışının mucizesinde...
Soğuksun ellerim
Bir ölü kadar...
Dizlerimin çöktüğü yerdesin,
Sevi sözlerinin döküldüğü yer...
Bir gençlik hikâyesindesin,
Bir bakıma sarışındır tutku
Bu saatte uyumuyorsa tenin
Ve bir bebeğin koynuna
Saklıyorsa masum rüyalarını,
Tercihindir gülmeler,
Arsız ağlayışlara...
Yine aynı hüzün
Tanıdık bir yüz
Hoş geldin.
Kapımdan girdin yine
Şimdi sıra sende
Bir hikâye tırmalıyor şimdi hatıralarımı,
Bir aşkı, dövüşürken yitirdiğim kadınlarım giriyor birer birer uykularıma.
Acınası gözlerinde, kahpe adamlarımı bırakmışlığım geliyor.
Kaçmak değil arkamda bırakma isteğim,
Çıldırmak getiriyorlar arkalarında.
Çocuktu, anıları vardı hiç gülmediği...
Ve zaman kanatıyordu, her gördüğünde düşlerini.
Öyle masum ağlıyordu ki..
Düşsem yanaklarından, bir gül bahçesi,
Dokunsam dudaklarına, çırpınan bir deniz oluyordu.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!