Davut Topkaya Şiirleri - Şair Davut Topkaya

0

TAKİPÇİ

Davut Topkaya

Bırak kendim için yaşayayım bugün.

Tüm düşlerimde kendim olayım,

Yolların sonunda kendimi bulayım hep,

Devamını Oku
Davut Topkaya

Fallara daha bir inanarak bakıyorsam, aynalara her bakışımda gördüğüm yüzler sen oluyorsan birden ve şarkıları daha çok ezberliyorsam; nedensiz şiirler yazıyor; nedensiz gülüyor, nedensiz ağlıyor, nedensiz konuşuyorsam…..
Tüm sözlerimi türlü bahanelerle aşka getirip dayıyorsam, anlık suskunluklar ve öfkelerle doluyorsam; şehir bir küçük zindana dönüyorsa birden ve daralıyorsam. Yüreğimde bir kıpırtı kopuyorsa aşkı her hatırladığımda, sokaklarda mecnun kadar avare yürümesi sarıyorsa, geceler tüm hüznüyle çalıyorsa kapımı….
Gökyüzündeki yıldızlardan fallar bakıyorsam kendime, tüm özlemlerin içinde buluyorsam kendimi…. Şairlerin beni yazdığını sanıyorsam, anlamsız cesaretlerim oluyorsa, anlamsız kavgalarım, anlamsız konuşmalarım, anlamsız dolaşmalarım…
Yaşamak vız geliyorsa, içim seyahatten seyahate koşuyorsa, bir deniz kıyısı çekiyorsa bedenimi kendine birden, terminallerde beklenen özlemlerin bana ait olduğunu düşlüyorsam ve düşlerimde kocaman bir yüz çiziyorsam habersiz….
Kimselere diyemiyorsam halimi, insanları daha bir başka görüyorsam, daha bir başka oluyorsa zaman, hayat birden soluyor, açıyor, kaçıyor, duruyorsa ve ağlıyorsam gecenin en karanlık anlarında düşlerimdeki yüze. Uçurtma, çember, misket oynamak istiyorsa sokaklarda yüreğim, tüm çocuklara inat…..
Hırsızların çaldığı duyguların bana ait olduğunu ihbar ediyorsam tüm merkezlere, basılır korkusuyla gizliyorsam içimi tüm dostlarımdan. O an dostlarım bile anlamsızlaşıyorsa, sakarlaşıyor, aptallaşıyor, kırgınlaşıyorsam ve daha bir içerliyorsam söylenen tüm sözlere. Unutkanlığım daha bir artıyorsa her hatırladığımda, Her konuşmamda hayatı her erteleyişim oluyorsan; aşka dair her şeyi kendime daha bir yakıştırıyorsam……

Devamını Oku
Davut Topkaya

Uzaklardan, çok uzaklardan gelen bir ses var kulaklarımı böyle paramparça eden. biliyorum gittiğin o şehirlerdeki feryatlarındır beni böyle sağır edercesine inciten bu iniltiler. Sen, o yağmur bulutlarıyla dolu nisan ayında son kez yanaklarıma dokundurduğun saçlarından sonra, artık rüzgarlar bile okşamaz oldu beni. silinmiyor izlerin. silinmiyor gözlerin gözlerimden. artık öyle yoruldum ki; sana gel diyecek ne bir feryatlık sesim ve nede gücüm kaldı. bütün gözyaşlarımı bir yalanın koynuna koyup ta bir yalnızlık diyarına gömdüğüm o günden beri, bakışlarımı da bütün yetim çocukların gözlerine paylaştırdım. yani ben bütün yetimlerin gözlerindeki adam. yani düşleri bir çıkmaz yolda bir feryada kurban gitmiş adam. yani yıkılmış yani yok olmuş yani yalan olmuş bir adam. bu adam.
Ellerimde gittiğin o günün hüzün izleri, saçlarımda ellerinin tütün kokuları ve gözlerimde yüreğini gözlerinde taşıyan bir kadının hayali kaldı; Akşam olup deniz kayalıklara acı acı vurunca, o an intiharlar geçiyor içimden bölük bölük. Bir ihtilal gibi ayaklanıyor birden bire yarına dair, sana dair, umutlarıma dair bütün duygularım. bir sabah bir rüzgar ılıklığı ve sessizliği ile süzülüp gitmiştin hayatımdan. hangi şehirde hangi yanmış yürekleri ılıtıyorsun bilmiyorum ama; ben senin olmadığın bu şehirde artık bir yalanın ortaklığına doğru sürüklenmekteyim......
Hep söylerdinya, nekadar uzaksan; aslında o kadar yakınsındır sevdiğin ve düşlediklerine. Bende hep seni düşlüyorum şimdi. hep seni özlüyorum ve hep seni seviyorum. Ve diyiyorumki ne kadar uzaksan o kadar çok seviyorum. Aslında sevebilmek vazgeçebilmektir. İnandıklarından,değerlerinden,sevdiğin hayattan ve en başta kendinden vazgeçebilmektir sevebilmek.Her aynaya bakışında onu görebilmektir sevebilmek. Onu konuşmak her cümlende, onunla dolaşmaktır her yürüyüşünde ve ona dokunmaktır her eli tutuşunda sevebilmek. Uzun uzun anlattığın bu kelimeler geçiyor beynimin en derinlerinden. Şimdi sana bunu bir hayal kadar soluk kalan bu şehirden yazıyorum. Tüm özlemimle, tüm vazgeçişlerimle ve tüm senli düşüncelerimle yazıyorum. Vazgeçtim kendimden, vazgeçtim söylediklerimden, ve vazgeçtim seni kaybettiğim tüm davranışlarımdan

Devamını Oku
Davut Topkaya

İçimizden geldiği gibi büyütmeliyiz kendimizi, Kimseler ne der diye değilde, ben bu hayattan ne istiyorum diye yaşamalıyız önce. Birilerini memnun etmek adına,bütün yaşamımızdan vazgeçmek olmamalı amacımız. Doğru bildiğimiz; topluma ve kendi sağlığımıza zarar vermeyeceğine inandığımız herşeyi yaşamalıyız doya doya. Bize bahşedilen zaman kırıntıları çalmadan kapımızı ve keşkelerle ayrılamamak için bu bedenden, içimizden geçenlere kulak vermeliyiz sık sık.

Duyarsız olmadan, Çocukça büyütebilmeliyiz içimizdekileri. Örneğin; dışarıda yağmur yağıyorsa ve o yağmurda ıslanmak geliyorsa içimizden; çıkıp hemen ıslanmalıyız. Çünkü; belki birdaha hiç ama hiç yağmur yağmayabilir, yada çok istesekte sağlığımız yürümemize engel olabilir. Yani Allhın verdiği bu sınırlı zaman tualine sanat değeri yüksek ve bakanları imrendirecek tablo yapmaksa amacımız. O zaman bence ilk olarak kendimizi kendimiz olarak ve içimizden geldiği gibi büyütmeliyiz.

Biz kendimizi kendimiz olarak büyütemeden, yarın ebeveyn olarak kendine güvenen ve içinden geldiği gibi kendini büyütmeye çalışan çocukları nasıl yetiştireceğiz bilemiyorum. Pişmanlıklarımız çocuklarımızın yüzlerinde birer öfke olmadan ve bütün duygularımızın, heveslerimizin bir su buharı gibi; elimizden yok olup gitmesini izlememek için lütfen önce kendimizi içimizden geldiği gibi büyütelim.

Devamını Oku