gittiğinde
başını eğmedi dağlar
bulutlandı belki biraz
bir de gözlerinden şiir aktı
o kadar
o kadar'ın içinden şiir geçti diyorum
daha ne söyleyeyim
o şiirde
bir deli orman vardı
dağların kokusu
denizin yakamozu
gecenin yıldızları vardı
ay vardı sonra
kıpkırmızı doğuyordu hani
denizin uf(uk) çizgisinden
denizi yıkıyordu durmadan.
deniz yıkanınca ne olur
AŞK olur be aşk olur
çırılçıplak bir martı
yükseğe çıkamaz örneğin
gagası kırmızıda sarhoş
vurup durur balıkçının kayığına
anlamaz balıkçı ne olduğunu martıya
hastalığa yorar, belki sabaha uçar
oysa martının kalbi
söz geçiremez kanatlarına
gittiğinde
sönmedi şehrin ışıkları belki
sokak lambaları ölgündü biraz
bir de kaldırımlarından şiir aktı
o kadar!
o kadar'ın içinden şiir geçti diyorum
daha ne söyleyeyim
o şiirde
avcumuzun içine Dünya düşmüştü
sen benim saçlarıma sürmüştün avuçlarını
uzamıştı saçlarım sana buklesinde utangaç
Rapunzel kıskanmıştı çölünde avare
sen prens olup bulunca beni
dünya aydınlanmıştı birden
zifiri karanlık derin bir denizde
deniz fenerinin aniden görünmesi gibi
veya ıssız bir adadan bir geminin geçmesi
ışıklarının saçlarımı aydınlatması gibi
nasıl anlatsam
'sen saçlarımı okşayınca içim titriyor' demiştin ya
gözlerime bakınca ay
saçlarım aydınlanınca titremişti benim de içim
doğduğu kırmızıdan ay geçmişti
martıyla buluşmuştu kalbim
çırılçıplak bir yemine serilmişti
daha ne söyleyeyim
gittin
ve hepsi bitti
şiir bitti
daha ne söyleyeyim
………………….
EMİNE BAŞA
Kayıt Tarihi : 29.6.2025 15:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!