Dur Şairem Dur Dağlar
Dur şairem
Dağları yazma artık,
Dağların ciğerlerini çoktan söktüler.
Bir zamanlar ululuklarında
turnalar semah dönerdi,
rüzgârın türküsü yankılanırdı eteklerinde,
Şimdi yalnızca makinelerin paslı dişleri
ve dinamitlerin öfkeli çığlığı duyuluyor doruklarında.
Bak şairem,
göğe dayanan o ulu dağlar
artık göğe değil, boşluğa yaslanıyor.
Her patlayışta bir kaya değil,
bir anı, bir dua, bir yürek parçalanıyor.
Bir zamanlar menekşeler açardı ellerinde
şimdi çoraklık büyüyor
soğuk, kimsesiz bir mezarlık gibi.
Dur şairem
Dağlar ağlıyor,
gözyaşları derelere inmiyor artık.
Dereler de zincirlenmiş,
beton kafeslerde boğuluyor sular.
Gökyüzü bile utanıyor bu ihanetten,
bulutlar yağmak istemiyor artık,
çünkü yağacak toprak kalmadı.
Sen yine de bil şairem,
her dağın göğsünde saklı bir sır vardır.
Her her çatlak
bir isyanın imzasıdır.
Doğa, sabreder görünür ama unutmaz
bir gün,
bir tek gün,
insanın hoyratlığını
kendi sessiz adaletiyle yargılar.
Dur şairem,
Dağları yazmak
insanın kendi suçunu yüzüne haykırmaktır.
Onlar ise bakmaz, duymaz,
Vicdanları gömülü taş ocaklarına
Sen sus şairem,
belki bir gün
dağlar yeniden nefes alır,
ve şiirine ihtiyaç duyar rüzgar
Azra Nimet Öner
Nimet Öner
Kayıt Tarihi : 16.9.2025 01:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!