Dağ Gölgesi
Aklım başımda mı,
bilmiyorum.
Rüzgâr bir iç çekiş gibi
uçurumlara konuşur.
Dağlar artık yüce değil,
ben büyüdüm.
Dereler akar,
kimi zaman bereket,
kimi zaman sessiz bir ağıt.
Açlık, sessizliğe iz çizen bir tını.
Kirpikler diken,
zamanı bekler.
Gözlerim,
bir şahin yuvası
sessizlikte yankı arar.
Yıldızlar kıpırdar,
ateşin soluğu
suya değmeden söner.
Kayalar,
omzuma konan bir sır gibi.
Ağaçlar
gövdesini değil
gölgesini uzatır bana.
Burası başka bir dil.
Bedene uzak,
ruha önceden yazılmış.
Sür saçlarını dağlara,
savursun ne varsa eksik, yalan, talan.
Avuçların—
külden doğan bir sıcaklık taşır.
Gözlerin,
bulutların bile suskunluğunu deler.
Sen,
bir yokuşun belleğisin.
Dilin—
bir taşın içinden çıkan su gibi,
umut konuşur senden.
Bir şiir değilsin yalnızca,
bir ağıt da değil.
Ateşin dilinde
dans eden gölgesin.
Gözlerin
kır çiçeklerine değil,
toprağın hatırladığı renge benzer..
Kayıt Tarihi : 21.5.2025 10:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!