Güneş batmadan yanmış
Bir sokak lambası görürseniz
Hor görmeyiniz,
Bir duble rakı ikram etmeden
Olur muydu balkonuma uzanmışken...
Denize paraleldir bu şehrin papatyaları,
Kuşlar konar sokak lambalarının ışıklarına
Ve aşk emekli bir balıkçının
Oltasından uzaklara fırlayıp gider,
Düşer ağır ağır
Ben bu satırları yazarken
Deniz insanların içinde yüzüyor
Yalnızlığını ufukta bırakmış
Deniz insanlarla bir oluyor
Hani o kışın kartopu oynadığımız
Hani şehri de çok terk etmeden,
Herkesin de pek bilmediği o yerde,
Ağustosta da çok güzel seni düşünmek,
Ateş böcekleri aydınlatırken anıları
Özden Yılmaz iyi pipo içerdi
Bu yüzden sarıydı iki parmağının arası
Yıllarını vermişti iş yerine
Zordu insanlarla uğraşması
Buraya kadarmış deyip
Çeyrek asırlık rüzgarlar gibi
Her şeyin amatörü oldum da
Seni özlemenin profesyonelliğinden
Hiç kurtulamadım hayatta…
Aşk;
Hayata yetişmeye çalışırken
Önünü kesen bir trafik polisi gibi
Ya üfleyip geçersin
Ya da tutuklu kalırsın..
Radyoya benzer bir şeyler var hayatta
Birinci sihir şarkıyı o an dinleyen
Tek kişi sen değilsindir
İkinci sihir akıp gider ezgiler
Tekrar dinlenemez bilirsin
Bu yüzden açılır sesi radyonun
Ne zaman rakıya dokunsa dudaklarım,
Bir klarnet sesi parçalar geceyi
Tam ortadan ikiye ve sen
Gelir karşıma oturursun,
Ne zaman bir klarnet sesi duysam
Anasonu dudağıma gelir konar
Bir yerde yanlış yaptığını bilerek
Devam etmek zorunda olduğun
Bir satranç oyunu gibi hayat,
Tek farkı
Şaha rakı içirebiliyorsun...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!