Cumartesi Şiiri - Dize Sürünme

Dize Sürünme
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Cumartesi

Cinsel hayalimi bulandırıyorlar
Akrabası olmayıp da aynı soyadlı biriyle evlenmiş kadının
nadiren aklına gelen histerisiyle
şimdi bende olmayan
yaşlı insanların güleçliği aynı eskimişlikle
Ateşimde kor eksik
eksik eski düşler tanesini elli kuruştan yaktım bir cumartesi
sevgilimle bulunduğum kilisenin mumlarında
Bir zamanlar yalnız gezmek zorunda olduğum Beyoğlu’nda
elleri mükemmel renkli sevgilimle
her kilise turunda her asansör öpüşmemizde aklıma gelen
terbiyeli sövmesi Antep’te
Antep’in meşhur kubbeli kilisesinde kendisi
çok sövdü cezaevi yapan ve şimdi camisinde devlete
-kıble de uymayınca enine dönüp- hakaretin böylesi
portakalı fırlatmışlar içinde değmeyince kubbesine
terk edilmiş bir yaşlı amcanın elinden yıllar sonra
başıma düştüğünde düşlerim portakal halinde
sen gazisin dedi devlet bana Antep’te

sevgilim beni temize çekmek için
şairlerin şiirlerini değil hayatlarını okuduğu için
borç batağından asla çıkamayacağımı
düşününce
şiirleri tükürük bezimden gelen kanla
muşmula suratlı karanlığa bir de ölümümden sonraya
sadece hosteslerin bacaklarında yaşayan kelebeklere
yazdım yazıyorum ve yazacağım mı acaba
hele bir gün Erzincan’a giderken havada
ayakkabısını çıkarıp ayaklarına bakan hostesin
vitray bacaklarında kırmızı benekli kelebeklerin
ki ben öyle lunaparklı bacakları en son küp biçiminde
bol vitraylı ve bordo ojeli bir barda ıslıklamıştım
ham petrollü ve bir o kadar memeleri terli garson kızlara
bira veren bir istatistikçiydi ne yazık kelebekten bihaberdi

sevgilim unutturunca bunları sonra hatırlatınca Erzincan’da
anlatınca ikisini iyi makas aldı omzumdan (bir de)
hostesin babası yaşında pilotla yattığını öğrendiğimde
kızaran bozaran yanağımdan
öyle iğneli şakaydı Erzurum’da aldım soluğu kulaklarımdan
aynı hostesin Vivaldi dinlettiğini duyunca ekspres bakımdan
o gün bugündür bende bir melodidir gece gündüz çalan
Erzurum Havalimanı anonsları ve kaloriferleri
üniversite kızları kaldırımlarda ağladığından no frost

Damacana diktim kafama öyle kanamıştım
keleş top bıçak sesleri doyurmuyordu beni
ilgilendirmiyordu öğrencileri ve bilakis velileri
votka yarayışlı geliyordu
bazen de bir diğeri
ısıtıyordu içimi
ruhum üşüdükçe ciğerlerin tersine kalaylı kalaylı
sabaha dek mazo-ma şist şişeme mazot lütfen diyerek
içtiğim sanki bir önderin elinden şerbet
bir vitray bacaklının elinden iksir doyumsuz
o bir “yeni doğmuş kullar” mıydı altı hazirandı
bu yüzden atılan her mermi o tarihe bir atıftır elbet
sevgilimin doğum gününde patlayan şarapsız

su kesildi ışıklar söndü kalem dillendi
ana avrat sövdüm terbiyesiz olurum mum ışığında
adalet bozan bakana beşikteki çocuğuna
Annem başta olmak üzere bütün sevgililerime
yasakladım Ali’nin ata bakmasını sınıfta
söylemesi ayıpsa söyleyenlere
ayıp neyse sevmeyenlere
sabrı telkin edenlere bir atın sırtından
kuru tuzuyla ahkam kesenlere ve böceklere
itibar etmedim şair katından
soranlara

sözgelimi sözler geliyor aklıma
adaşıyla evlenmiş bir kadının
adı deniz mesela
akıl edemeyeceği kurnazlıkla
şimdi bende olan
aldanır da insan aldatılmışlık duygusudur bazen onu saran
gülümde diken eksik
sevgilimle bir olup söktük hepsini bir cumartesi tatili
kendisiyle bulunduğum yatağı kanatmadan

Aralık 2010 – Dargeçit

Dize Sürünme
Kayıt Tarihi : 2.6.2011 18:19:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Dize Sürünme