kör kuyularda bir gölge nasıl yaşarsa
öyle tutunuyorum hayata
böyle cevaplıyorum
boşlukta kuru bir yaprak nasıl süzülür
henüz ilkbaharda
nerde bir cuma huzursuzluğu görsem
tanırım gözlerinden
ama tanıyamıyorum artık cansız küçücük bedenleri
neydi isimleri
iskelet yığınları kenanda afrikada günbegün
içimizden geçiyor savaş ve zulüm
kim kime uzatıyor yardım ellerini
kana bulanmış ellerini
ulan üstüne bir cigara yakıyorum da
yine ben yanıyorum
ne zaman aklıma gelse şu cesur denizcinin başından geçenler
hani fırtınalı gecede scyllanın denizinden geçen
diyorsun ki ben gayetle bilirim onun hikayesini
korkarak yaşadığı hayatını ki bu onun son şansıydı
cesur bir şekilde bitirmek isteyen zavallının tekiydi
indir odanın duvarında asılı o beylik yazıyı
anlatma bana insan nasıl yaşarsa öyle ölürmüşü
hangi unutuşun köyünde yayan kaldım ben
neydim gençliğimde peki kimim şimdi
hatalarım önümde ve ardımda dizili gün gibi
yaşam sel gibi aktığında coşkuyla
bilirim çocuk gibi kaç kez göz kırptım güneşe
evet isimler taktım kelebeklere
ama zora gelince hemen sığındım amor fatiye
hatırlar mısın dostum sana yazmıştım bunu mektubumda
biraz ölçülülük demiştim seçerek kelimeleri
ağırdan aldım güya bulmak için dengeyi
cambaza bağlamışsın bolum dersen kızmam sana
sırat köprüsü dediklerini bu yaşamda
elimizde şişeyle geçmedik boşuna
doğar yine bu güneş doğudan
ya soğuk bir duş üstüne siyah kahve
ya da varsın bensiz batsın batıdan
arkamda yekten bir mektup:
eksik kalmadık işte şimdi alles tamam
Kayıt Tarihi : 19.7.2025 02:01:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!