Bir yaz sabahı açıldı pencereler, yüzlerde gülümseyişler vardı.
Her yeni aydınlık yeni açılan umutların temsiliydi.
Belki bir belki birkaç umut vardı güneşin aydınlığında,
Ne kadar gözyaşı varsa geceleri çıkardı gözlerden,
Karanlık demek hüzünlerin sabaha kadar misafir edilmesiydi.
Kırılan birkaç kalp bırakılırdı geride,
Ne bir ses ne de bir çığlık duyulurdu güneşin göğe belirdi vakit.
Bütün sesler geceleri alacakaranlıklarda çıkardı
Uğultular mı? istersiniz hayvan sesleriyle bezenmiş, yoksa
Hüzünler mi istersiniz, kırılmaya devam eden hüzünler,
Bugün yine sabah oldu biraz bulutlu havayla beraber,
Birazcık hüzün vardı gökte öğlene doğru açtı güneş
İlk kıpırtı rüzgarlardan geldi
Kiminin kalbini sürükleyip götürdü
Kiminin avuçlarında kalan hüzünleri savurdu
Kiminin de gözlerindeki damlaları estirdi
Yerine umut getirdi avuçlarıma
Gözlerimdeki damlalar kurudu ve silindi.
Birkaç ses geldi dışarıdan çıkıp bakmaktan yorulmuş gibi kalkamadım
Yerimden dinlemekle yetindim.
Denizin dalga sesleriydi bunlar
Geceleri hüzünler gelir misafir olmaya der gibi kahkaha atıyordu güneşe ve aydınlığa inat.
Yüzümdeki gülümseyiş kaybolmuş gibi oldu ardından güneş kavurmaya başladı.
Sıcaklığıyla ısıtıyordu insanların içlerini,
Birbiriyle oyun oynayan çocukları izledim
Kimi zmn gülerlerdi kimi zamanda ağlıyorlardı
Hep birlikte gülüp hep birlikte ağladılar
Şafak çökmeye başlamıştı güneş batıyor ve hüzünler geliyordu.
Damlalar ıslatıyordu yanaklarımı
Ama yinede güneş batıyorsa doğacaktı her umut tükeniyorsa yenisi belirecekti.
Birkaç çocuk sesi geldi kulağıma neden ağlıyorsun? diye soran birkaç çocuk işte
Gülümsemeye ardından da kahkahalarla gülmeye başladık.
Biraz da olsa güneş batmadan eğlenmiştik
Yüzlerdeki güneşin esiri olan sımsıcak gülümseyişi tatmıştı hislerim.
Akşam olmuştu ve misafirler kapıdaydı, biraz sıkılmış gibilerdi.
Bugün acı çekmemiştim aydınlığın sıcaklığından şimdi acı saati yaklaşıyordu
Hüzünlerin geliş saatini bilirdim bazen geceleri de gelir aydınlıkta da gelir birkaç dmla gözyaşı bırakıp giderlerdi.
Hissetmemek mümkün değildi o sımsıcak gülümseyişlerin yerini alan damlaları,
Islatırlardı yanaklarımı, yüzümü.
Kmıldamadan otururdum bazen sessizce o zaman rahatsız ederlerdi işte o hüzün parçacıkları
Birden değil parça parça gelirlerdi
Her gece daha fazla hüzün parçalarını getirirdiler misafirler,
Umutlarını tüketmiş gibi karanlığa gömerlerdi mutlulukları,
Yansıma olurdu aydınlıkta geceleri andıran gölgeler belirirdi güneşin kavurucu sıcağında,
Kaç can aldı kaç cana kıydı hayat dediğimiz dünyanın ödülü
Suçlamak için gerekçe sayılmayan koşullar bile vardı bu sefalet dağıtan dünyada.
Bedava hüzün verir ve parayla da umut satardı.
Acımasız bir yolculuktu bu hayat,
Bu sınavdan kalanlar olacak mıydı? peki
Elbette kazanan olursa kaybeden de olacaktı.
Savaş değildi yaşamak ödüldü aslında ama böyle bir dünyanın zalim ödülüydü.
Umutlarım bitti belki belki de yaşama sevincim kayboldu.
Verilen can geri alınır mıydı?
Elbette alınırdı çıkarsız.
Neydi en büyük ödül acı çekmek mi parayla umut satmak mı?
Kaybettiğin varlığın var mıydı?
Ne demekti en büyük sevgi seni koruyan büyüten kimin sevgisiydi.
İnsanlar kimin için yaşar kimin için ölürdü
En büyük ANNE sevgisiydi.
Kim kaybetmişti o sevgiyi kim hissedemez oldu o sevginin sıcaklığını
Seni okşayan eller öpen dudaklar bakan gözler birdenbire hayalet gibi kaybolmuştu geri gelmemek üzere,
Acı çekmek buydu işte yaşam sevincini kaybetmek buydu.
Geride sadece damla damla yanaklarımı yüzümü mutluluklarımı ve umutlarımı ıslatan gözyaşlarım kalmıştı.
Yeni bir sabah daha olmuştu
Hüzünler geç gitmişti
Habersiz gelir habersiz giderlerdi.
Onları yolcu etmek o kadar zordu ki,
Elbette insanız üzülmekte bizim için sevinmekte,
Kırılan umut bile olsa yıkılan dünya bile olsa umursamamak gerekiyordu.
Bunu yapan kimse yoktu
Herkes bir mezara sahip olacaktı en nihayetinde,
Önemli olan unutmamaktı yapılan iyiliği ve kötülüğü yapılan haksızlığı ve iftiraları,
Yaşamak zorundaydık geride kim kalırsa kalsın
İster en büyük sevgi ister en büyük umut olsun geride kalan geride kalacaktı.
Unutmamak koşuluyla.
İşte hüzünler yok olmaya başlamıştı hissediyordum artık,
İlk defa hüzünler ardından güneş ve aydınlık belirmedi ve hüzünler gitmişti
Bana yaşama sevincimi bıraktılar.
Belki birkaç damla gözyaşıyla hatırladım yaşamanın en kutsal varlığım olduğunu,
Umutlarım vardı hayallerimde vardı elbet gerçekleştirmek için, yaşıyordum. yaşamaya inat azim içinde son nefesimi verene kadar yaşamanın zevklerini tatmak için yaşayacaktım.
Birkaç gözyaşı da insan ve insanlar içindi ve birkaç umut ve mutlulukta insan ve insanlar içindi.
Öyleyse yaşamaya inat yaşamak gerekiyordu artık.
İyice iyileşmiş gibiydim.
Sakat ayağım iyileşmekte, delik kalbimin yerini umutlar süslemekte, ve şekerli bir hayat beni beklemekteydi.
Onlara sahip olduğuma şükrediyordum.
Unutmamak gerekir ki benden daha kötü durum da olanlar vardı.
Onlar ne yapmalıydı hayata küsmeli mi yoksa barışıp gülücükler saçarak hayatı kızdırmak mı gerekliydi.
Karar verme zamanı geçiyordu, yaşamak mı gerekliydi ölmek mi
Umursamazdım yaşamayı en büyük kutsal varlığımı, artık umurumdaydı, umursuyordum.
Benden daha iyilerini değil daha kötülerini düşünüp yaşamayı sevmeliydim.
EVETTTTTTTTTT! ! !
Seviyorum artık ŞEKERLİ tatlI HAYATIMI ve hayatI …………………
Kayıt Tarihi : 13.8.2008 09:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!