Önce…
Bulutlar terk etti bizi…
Yağmurları’da alıp giderek…
Ardında…
Dokunup Hayat bulduğumuz
Ne varsa… Solup, gittiler bir bir…
Yol yorgunudur… Gidenler…
Âlâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Devamını Oku
Yakında adem dirler bir şehre azîmet var
Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım
Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var
Melih hocam kutluyorum,
Hoş insana haz veriyor severek okudum gönlüne sağlık kaleminiz etkin ve müzaffer olsun.
Önce…
Bulutlar terk etti bizi…
Yağmurları’da alıp giderek…
Ardında…
Dokunup Hayat bulduğumuz
Ne varsa… Solup, gittiler bir bir…
Yol yorgunudur… Gidenler…
Vedaları hüzne döner…
güzel ve anlamlı şiirinizi ve yüreğinizi kutluyorum...
...
Yol yorgunudur… Gidenler…
Vedaları hüzne döner…
...
tebrikler.+10 ant.
MELİH BEY YÜREĞİNİZE SAĞLIK BEĞENİYLE OKUDUM KUTLARIM SİZİ KALEMİNİZ HİÇ SUSMASIN SEVGİ DOLU YÜREĞİNİZDEN COŞKU EKSİK OLMASIN TEBRİKLER SEVGİLERİMLE
Bu güzel çalışmanızdan dolayı sizi yürekten kutluyorum tebrikler Baki bey
Çok harıka bir şiir okudum usta kaleminizden,
tebrikler Sayın Melih bey.
Çöl yalnızlığı ağır bir yalnızlıkmış, onu anladım. Başarılı bir anlatımdı, tebrikle...
( Şiir içinde bazı küçük harf ile başlaması gerekip te büyük harfla başlayan sözcükler gördüm naçizane ).
sevgili Melih Baki kaleminize sağlık...
çok sağlam şiir... 10
Önce…
Bulutlar terk etti bizi…
Yağmurları’da alıp giderek…
Ardında…
Dokunup Hayat bulduğumuz
Ne varsa… Solup, gittiler bir bir…
Yol yorgunudur… Gidenler…
Vedaları hüzne döner…
____Şiire ilk adım belli bir birikimin izlerini taşıyor ki aslında kalem yorgundur ama tüm yorgunluğuna rağmen kendisini yine de paylaşım ihtiyacı içinde bulmuştur.
Bu yüzden şiir, 'diyalog' perdesini aralayarak, okuyucusuna deneyim aktarımını seçer.
Terkedilmişlik duygusu, insanı direkt bir biçimde karamsarlığa uğratır. Genelde bu ruh haline bürünmüş insanlarda görülen tablo 'durağanlık'tır. Ama durağanlık olgusu da kendi içinde gizli bir hareketlilik barındırır.
Bazı insanların bu derinliği görmesi çok zordur çünkü onlar sadece görüntüye bakarlar. Diğerleri ise görüntünün 'neden'leri üzerinde düşünürler dolayısıyla durağanlığın çıkış noktasını çok net görürler ve bu görüş onları varış noktasına kadar taşır.
Bu anlamda bana göre şairimiz; karamsarlığı şiir yoluyla paylaşıma dönüştürerek, öncelikle insan psikolojisine dair doğal bir eylemi gerçekleştirmiştir.
Devamında ise yaşadığı deneyimlerden elde ettiği çoğulcu tespitlerini akıcı bir üslupla ifade ederek, okuyucusundaki 'yalnızlık' duygusuna el uzatmıştır.
Bölümde gözlemlediğimiz bir diğer unsur ise, soyutun somutla çok rahat biçimde yanyana getirilmiş olmasıdır. Yağmurun yağmadığı yerde yaşamsaldan söz edilemez ayrıca bulutların varlığı her zaman kötüye işaret değildir çünkü onlar yağmurun çıkış noktasıdır. İnsanın yalnızlığı da tıpkı böyle bir görüntüyü anımsatır.
Kişinin hayatından bir şekilde çıkıp gidenler, yüzü solgunlaşmış insan siluetine dönüşürler. Kaldı ki bu gidiş istemsiz bir boyutta gerçekleşmişse muhattabının yüzüne hüzün kapıları açılır.
Tenimizdeki esmerlik,
Çökerken yüreğimize,
Vurur Çöl yalnızlığı…
Sazın, her teline dokunur rüzgâr…
Eller susar…
Diller susar…
Şair susar…
Sessizlik… Sessizlik…
Ve ben…
Sen olurum…
____Bu bölüm, finalle elele vererek 'gelişme bölümü' olarak adlandırdığımız dizelere de, final üzerinden ayrı bir varsıllık kazandırmıştır.
Şairimizin hüzünlü vedalar sonrasına ışık tuttuğunda duyumsattığı ilk öge, insanın coğrafik özelliğine dairdir. Tenin esmer oluşuyla yalnızlık adeta özdeşleştirilmiştir. Burada dikkatimi çeken diğer bir unsur da bölge insanının diğerlerinden ayrımsanmasıdır ki kasettiğim sınıfsal bir ayırım değildir.
Dizelerin kokusunu içimize çektikçe, şairimizin bu ayrımsamadan neyi amaçladığını rahatlıkla görebiliyoruz. Çünkü o, ayrımsamayı 'hüznün' daha doğru ifade edilebilmesi için kullanmıştır.
Ve tabi ki 'saz' ögesi, kalemdaşımızın yaşadığı coğrafyanın en içsel yüzüdür. O halde rüzgarın her dokunuşunda, bu müzik aletinin kişiye derin bir yalnızlık duygusu taşıması son derece doğal bir sonuçtur.
Bu duygunun yeniden atağa kalkmasıyla; kişi suskunluğa iner. Bu ruh hali ise sadece eylemsel kalmayıp kişinin algılarını da köreltmeye yöneliktir. Dolayısıyla yaşama dair ne varsa ki buna şair de dahildir, birden sessizliğin hışmına uğrar.
Sonrası mı? Sonrası kim bilir belki sevda, belki umut ve belki de sadece kalemin kendisidir?
Sunumdan ayrılırken kulağımda şiirin fısıltısı kalıyor; sen-ben diye bir şey yoktur ve olan biten herşey 'biz'den ibarettir.
Şiir; ayrılık temasını yalnızlıkla örerken, keskin akıcılığını da duyumsatıyor. Ayrıca ahengini buradan aldığı meşaleyle yürütüyor.
Yalnızlığı anlatan şiirler, genel itibariyle dinamik duruş sergilemekte yorgun bir görünüme sahiptirler. Bu yüzden dinamikliğin olmadığı duygusuna kapılmak doğaldır ama bu şiirde dinamikliğin kısa dize geçişlerinden sağlandığını söyleyebilirim.
Diğer taraftan ritm olgusuna baktığımızda, ses kısıklığı olmasının yanıltıcı olduğunu belirtmeliyim. Çünkü ritm bazen de alçak seste kendini gösterir, önemli olan algılarımızı sonuna dek açmaktır.
Şairimizin hemen her şiirinde rastladığımız temiz dil kullanımı, bu şiirde de oldukça belirgindir. Diğer taraftan, imge ve betimleme karmaşasına gitmeden, varolanı en sade haliyle sunması okuyucudaki şiir sevgisini artıracaktır diye düşünüyorum.
Sonuç olarak; 'Çöl Yalnızlığı', hemen her dizesiyle şiirin asıl kaynağına dönmeyi başarmıştır üstelik kalemin hakimiyeti de cabasıdır.
Şiirin saygın kalemine tebrik ve teşekkürlerimle,
yalnızlığı çağrıştıran yer ,mekan ve diğer entsrumanlar yalnızlığın gerçek sebebi finalde sevgiliyle öylesine bütünleşmiş ki bu ancak şiir dehası ile olabilir.Üstadım sizi yorumlamak ne kelime ,anlamağa çalışıyorum; satır satır.İyi ki varsınız .Sağolun..............
Bu şiir ile ilgili 183 tane yorum bulunmakta