Çocukluğumun arnavut kaldırımlı taşlarına düşüyor yağmur damlaları...
İçimi bir sevinç kaplıyor sebepsiz...
İncir ağacına çıktığım, çeşmesine koşup ağzımı dayadığım, çayırında papatyalardan başıma taç yaptığım
ve dutlarını yemeye doyamadığım bir çocukluk var aklımda...
Deli dolu...
Kötü anları sildim aklımdan çoktan.
Şimdi hafızamı dolduran minik bir odanın camından göz kırpan,
hayalperest bir kızın yaşadıkları...
Çöp yığınlarıyla dolu araziye bakan odamdan,
yunus balıklarını görürdüm oysa ben...
Ayşecik olmak isterdim ve hep sevilmek.
O zamanlar hangimiz duymamıştık ki böyle bir istek...
Yoğutçunun çıngırağını severdim,
elma şekerinin dudaklarımda bıraktığı tadı
bir de bayram günlerinin o tebessüm kokan sabahlarını...
Hatırlarım da ayakkabılarımla yattığım olmuştu bayram uykusuna...
Sonra kalkardık erkenden...
Ezan sesi duyulmadan kurulurdu sofra...
Ayrıcalığı olurdu bayram sabahlarının...
Mesela omlet ya da sahanda yumurta...
Sonra yenilerimizi giyerdik...
Önce anne,baba sonra eş,dost, akraba...
El öpüp harçlık toplardık bol bol.
Ama benim aklımda kalan, paradan çok Hikmet teyze.
Her bayram bir mendilin arasına şekerimi koyar,
başımı sıvazlayıp bana iyi bayramlar dilerdi.
Ardından elimizde poşetlerle mahallede ne kadar ev varsa
tanıdık, tanımadık dolaşır şeker toplardık...
O şekerleri bitirme çabası ise bir başka güzeldi...
Sonra yavaş yavaş büyüdüm. Abla oldum...
Arnavut kaldırımlı taşlarda okul önlüğümle yürüdüm.
Çarpım tablosunu geç ezberledim, sınıfta tembel diye anıldım...
Kimi zaman babamın bana sorduğu sorulara cevap verememenin
utancı çarptı, babamın tokatından önce yüzüme...
İnsanı ağlatan yediği tokat olmuyormuş,
utanmayı çok erken öğrendim ben...
Ancak hayallere fazla dalıp, gerçekmiş gibi yaşayınca,
yalan denilen şeyle karşılaştım...
Oysa anne kızmıştın, biberi ağzıma boca etmiştin ama
ben gerçekten uçabiliyordum, sen uçmama izin vermedin!
Arnavut kaldırımlı taşların üstüne asfalt dökmüşler geçenlerde.
Çocukluğumun üstünü örtmüşler...
Üstelik incir ağacımı kesmişler, çeşme yok eski yerinde....
Çayırı tel örgüyle çevirmişler ve yunusların dansettiği çöplükte
şimdi bir bina bana bakıyor küstahça...
Çocukluğumu yıkmışlar anne,
Çocukluğumu çaldılar baba,
İçimdeki çocuk öldü...
Yasını tutmak yine bana kaldı...
Kayıt Tarihi : 17.1.2007 21:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

mesela:
çocukluğumun arnavut kaldırımları
şimdi asfalt dökülmüş üstüne
arnavurt kaldırımına fıransız kalınmış,
üzerinde yürüdüğüm minik ayakkabılarım
şimdi bir çocuk mezarı
bir masumiyet müzesi....
TÜM YORUMLAR (2)