ÇOBAN ÇEŞMESİ…
Kurnasız bir çoban çeşmesi,
Dağ başında, yapayalnız.
Gece gündüz akmakta,
Su dolu yosunlu yalağı,
Ağzından taşmakta.
Yapanı belli değil,
Arayan soranı yok.
Canlansa, dile gelse kim bilir,
Herhalde yalnızlığından söz edecektir.
Vardım başına,
Onun yerine koydum kendimi bir an,
Dertleştik, onunla bütünleştim.
Aksimi gördüm su birikintisinde.
Hüznü çökmüştü içime ayrılığın,
Bırakıp gitmek istemezdim seni,
Mecbur olmasam.
Mekan tutardım başını çoban çeşmesi,
Yalnızlar garipler hep üzer beni,
Biliyorum arılar kuşlar, böcekler yoldaşın.
Hasretsin dağda insan yüzüne,
Mahzun duruşlu çoban çeşmesi…
Yakın köyde bir sürü varmış bir zaman,
Bir de yaşlı çoban Ramazan.
Onlar uğrarmış geçmişte her gün,
Sabah akşam.
Sanırım göçmüş yakın zamanda o da bu dünyadan,
Duydum da sürü de satılmış ardından,
Çocukları tarafından,
Şimdi herkes şehre göçüyor.
Şimdilerde bu yeni moda.
Dağdaki çoban çeşmesinin,
Yalnızlığı kimin umurunda,
Bir de su akıntısına vaktiyle dikilmiş çınar ağacı olmasa,
Dertleşecek kimi bulurdu bu dağ başında.
Çoban çeşmesi sularını,
Gece gündüz, durmadan akıtır,
Sanırım akan sular,
Dağdaki çoban çeşmesinin,
Yalnızlığına dökülen gözyaşlarıdır.
2007/ Ocak
Sabri GülerKayıt Tarihi : 1.6.2009 10:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!