Yaşamanın getirdiği o ağır yokluk
Bilmem nerde biter bu arayış
Kimin kollarında son bulur..
Nerdesin kahrolası ey sükûnet
CevapsızlığıMIn cevabı nerdesin?
Varlığın sebebine ilişkin o soru, nedir bu doyumsuzluğum, yetmeyen sen misin, yoksa ben mi asılsızım.. Sarsıldıkça bütün caziben ve de
Sen uykusuzluk nedir bilir misin
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?
Devamını Oku
Tırnaklarınla yastığını parçaladın mı
Gözlerini tavana dikip
Düşündüğün oldu mu bütün gece
Ve bütün bir gün
Belki gelir ümidiyle bekledin mi hiç?




Bir haykırışın eşiğinde boğulurken sesleniyorum, kanıma cinnetimin sızması kadar apansız..
Ben şiirlerde değil,
Gerçeğin kentinde kaybolmuş bir yitiğim..
Ey sükûnet!
Dağlar olsan pervasızca arşınlarım her yanını
Taşkın nehirler olsan
Ruhuma damar eylerim seni..
benim kendime isyanım var, sitemkâr bir şairliğin şiirine hece oldum
zararım bahtımda yol alır,
durağan zamanların akıntısı payitaht kurar bağrıma..
ben
benliğinde sevdayı suya salıp, dağları ve nehirleri yüreğine meskûn eyleyen,
ardına bakmayan deli
tutan da vurulur,
kaçan da..
cehenneme koşanlara ihtarım var
durun, durun..
durdurun bu yolsuzluğumu
uysallaştırın beni..
ben semâya durmuşum orta-doğunun kalbinde,
sakının durdurmaktan beni,
bu kirli benliğim,
arınsın kıyamet artısı tortularından...
neden her fecre doğduğumda yönüm orası, yüzümün yönelmeleri hep aynı mukaddes taşlara.. ezmelerin ifade edemediği bu ağlayış, bir taşın serzenişinde kanayan ruhum, hazan kusar bu kentin eşiğine...
çok güzel şiirdi kutlarım
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta