Sana renksiz bir ifade takınamayacağım.
Yine kendimle konuşuyorum.
Kurduğum cümlelerin bir türlü sonu gelmiyor.
Hüzünlendiğimde tebessüm ediyorum
hatta daha fazla incinmemek için
usumda oynattığın filmlerden
atladığım kareler bile oluyor.
Kurduğun cümlelerden kaçmak,
ruhunun gezdiği kitabı bir köşede bırakmak...
Zıt kutuplardayız
ama bir türlü çekemedik birbirimizi.
Yüreğimiz bir olmuş kenetlenmişti oysa...
Ben sen olmuştum, sen de ben...
Şimdi bu Çin Seddi neden?
Bir başkası için sıradan bir ilişki olabilirdi bu belki
ama benim için farklıydı...
Paylaştıklarımız vardı, anılarımız vardı,
yazdığımız şiirlerde devleşen bir aşk vardı.
Şimdi beni acıtan ne varsa avuçlarına bırakıyorum.
Sevmenin ölçüsünü bilmiyorum ben.
Bilmiyorum...
Bildiğim yollar hep sana çıkıyor.
Bir yol bulup çıkamıyorum.
Vicdanına serilsin hasır örgü yatağım,
sen benim çıkmaz sokağım...
Baktığım her yer ateş deryası şimdi.
Kağıda, kaleme dokunurken
dalıp gidiyorum hayaline.
Dayanıklılık testinden geçiyorum yine.
Bunun başka bir açıklaması yok.
Söylemeye varmıyor dilim.
Yine mi gözlerim yollarda yazmanı bekleyeceğim?
Yine mi damarlarımdan kan yerine
hasret karışmış lavlar akacak?
Onlarca kelimeyi bir bir suskunluğa gömüyorum.
Farkındaysan sana doğrudan hiçbir şey sormuyorum.
Bu masalda kötü olan bir taraf varsa o da benim.
Yanlış anlama beni ne olur!
Affına sığınıyorum...
Akıp giden zaman da dahil her şey donmuş gibi. Donmuş...
Bu sensiz köşeye çekildiğimden beri
yalnızlığım sert yüzünü göstermeye başladı. Umutlarımın üzerine olanca şiddetiyle abandı.
Derme çatmaydı zaten şimdi özlem yumağı...
Yalnızlığımı kabullenmekten başka ne yapabilirim ki?
Ama ne yalan söyleyeyim,
sonumuzu kötü yazmamıştım.
O kitaba bir mezar kazmamıştım.
Kayıt Tarihi : 24.7.2019 01:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!