Deniz tanımaz beni benim kadar
Koça dalgalarda bir kayık
Ben içki nedir bilmem
Sarhoşluğum hasretinden
Namım yayılmış yedi tepe bilir
Bu sayfalarda bir tutam insan tanıdınız
Acısıyla,sızısıyla, tatlısıyla,korkusuyla
Duygularına yaşadıklarına ortak oldunuz
Kaderini hayatını gözlemlediniz
Aşklarına kederine sırdaş oldunuz
Kışla avlusunda şafağa karşı nöbetteyim
Ellerim dizlerim sarhoşçasına titrek
Attığım adımlarla çıtırdayan kuru gevrek dallar
Omuz hizamda kılıç kalkan ekibinin hışırtıları
Menzilimi karartan kuru yapraklar
Bu gece yıldızları saydım
Ama hepsini değil
Ben seni çok sevdim
Sen beni değil
Aşkımız bir masal gibi
Damarımda akan kan sana
Aklımda sayılamayan hayallerim sana
Ufukta görünen batıdaki güneş bana
Denize fırlattığın her taş bana
Denizde derinlerde kaybolan hayaller bana
Ömrümün tüm çiçekleri soldu
Bir sonbahar gibi
İçimde fırtınalar koptu
Sensizliğin acısı gibi
İlkbahar çiçekleri açmaz oldu
Geçtiğim yollarda belirgin izler vardı
Ansızın duruşumun yola kazıdığı simgeler
Duruşumun ön camdan fırlarcasına
Bin bir köşe bucağa saçılan düşüncelerim
Düşlerimden silkilinimişim
Bir kenara toplamadığım kırıntılar ve
Karanlık bir yaz günüydü
Gökte kara, kara bulutlar
Kol geziyordu, bazen
Karşı karşıya gelip çatışıyordu
Bir yandan taşkın sular gibi
Ne olurdu bir kum tanesi olsam
Bir kıyının güneş sıcaklığında
Denizin dalga,dalga serinliğinde
Masanın üstünde duran kum satinde
Bir tane olsaydım ne olurdu
Ben yalnızlar prensi yine sana sığınıyorum karanlığımda
Bazen rüzgarı izliyorum kokunu taşıyan
Bir kuru yaprak oluyorum rüzgara karşı koyamayan
Kağıttan gemiler yapıp dilek tutuyorum
Her biri için ayrı bir hayal kuruyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!