Mühürlenmiş dudakların
Dokunduğu tende iz
Gönlün kuytularına gizlenmiş
Kaçkın tabiatın sukuneti ile açılır
İncecik hançer sokulmuş
Göğüs kafesinden acı soluyarak
İçe akan şarabın gazabından korkarım
Koru beni eyyyy tanrım
Vahşetin doldurduğu her çığlık
Ölülerin şikayeti
Yaşama şiddet içiren
Zalimlerden çaldığım ateş
Hakkım sandım
Koru beni eeeey tanrım
Kuşatmadayım
Hüznün toprağı bezediği gazellerde isyan
Taht kurulan otağı savuran yeledir
Hazan oku değmiş asırlık dallarım
Bekler ilk yazdan önce
Güneşe kurulu vaktini
Yol ver bana eeeey tanrım
Tutulmuş dimağım
Mührün dokunduğu tende iz
Dudaklardan başlayan derenin berrak akışı
Yeşil vadiye ulaştığında kutsanırım
Boğazıma dek yükselen duman
İçimdeki çağ yangını
Gözlerime vurmuş
Alevin dilidir bakışlarım
Uslandır beni eeeeey tanrım
Hezimetten taşkınım
Sırtımdaki cüppenin lekesi sarı
Ne yandan bakılsa yasaklıdır
Cüppesinde sarı lekesi olan
Miladı olmayan gerinin son kurbanıyım
Uslandır beni eeeey tanrım
Boğazıma dek yükselen duman
İçimdeki çağ yangını
Umudun düşü koşturduğu
Sonsuzluğun
Tel örgüsü
Zorba kafes içinde
Aydınlığın çırasıyım
Kayıt Tarihi : 23.5.2020 00:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2004 KÜRECAN

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!