Damla gözlerin, derin bir denizden…
Ben vazgeçtim her bir dediğimden,
Yeter ki damlamasın yaşların sözlerinden...
Bir daha eksilmesin gülüşün yüreğinden.
Suç varsa benim,
Erisem de tükensem de yeter ki sen gülümse,
Gönlüm İstanbul gibi,
Öyle sıkı sıkıya,
Öyle yaşanmış işte...
Bazen cıvıl cıvılım;
Taksim gibi, iyisiyle kötüsüyle...
Bazen ise derbeder, yobaz olurum;
Ondördünde sarıldı öptü beni gizlice,
Yirmibirinde elimi tuttu,
Alelade bir yerde...
Omzuna bile yaslandım bi cesaret,
Şaşırdım,
Neyeydi hikmet?
Yavaş yavaş kesildi gülüşmeler,
Yoktu söylenecek...
Yerini dolduran sessizliğe
Ya da ne söylense haklı olacaktı yerden göğe...
Nasıl olsa kolay kolay çıkılmayacak temize,
Ardımıza koymayız elimizden ne gelirse...
Harcanmış kelimeler arasından,
Seçiyorum özen bezen,
Var işte kalburuma takılan;
Kimileri ottan çöpten...
Yoksa hangi söz yeter,
Hangi harfler bir araya gelir de
Mükafatımız şimdi, yarin gönlünden kopan...
Bir buse ki hayaliyle yakıp kavuran,
Bir piyango gibi; kırk yılda bir vuran,
Kıymete bindin kalemim, ne olur uyan...
Karalardın her zaman; bulduğun yeri,
Yeminlerime tövbelisin en çok...
Tövbelerime yeminin...
Sakinim tüm bu hayat akarken,
Sakinsin...
Yasaklarımı yıkmıştım senin için;
Şiirlerim;
İmkanlar dahilinde
Ve imkansızlıklar üzerine...
Keşke herşey kendiliğinden oluverse...
Bir uyansam ki yok,
Bir valiz hazırlıyorum kendime,
Daha senden gitmeden...
İçine seni biriktiriyorum;
Hiç üşenmeden...
Nasıl bitecek diye dert etme yüreğine;
Edeceksen yüreğini de koy valizime...
Mesele o değil,
Olabilirdim de kırk dokuz,
Yalnızlığım mesele,
Sevgilim!
Anlıyor musun?
Aynı yastıkta yokuz...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!