Âşık İSLÂMİ
Âllâhü ekber kebiyran E'ûzü bike minke min hemzihî ve nefhihî ve nefsihî Bismillâhirrahmânirrahîym es Selâmü aleyküm ve rahmetullhi ve berakâtühû ve rıdaühû
CİDÂR ÇOK HASSASDIR
Azıcık bekleyin, birâz işim var
Sanmayınız şarj edecek fişim var
Gözlerimin üzerinde kaşım var
Boy aynası saçtan fakîr başım var
Hayaloğlu Zeki, Feryâdi kol at
Şenlik, Nazım, Muhsin, Gürkani Polat
Sümmâni, Selman’ı ahmağa halat
Ferhad’ı şûaralar bayram eder
Kimse darılmasın gelir gerisi
Abbas’a yaklaşmaz cinni perisi
İk'ayaklı şeytanların çerisi
Aleaddin Dursun mahşere kadar
Cevrani Babayla Ozan Devâi
Abdullahla İlyas sürsün sefâyı
Refik Kutlu çeker cevri cefâyı
Püryâni, Ruhani, Efsani radar
Demiroğlu, Darbazoğlu Mahcubi
Erdodu, Duygulu, Veysel, Miskini
Kurdoğlu, Safai, Şöhret Hasaani
Turgutoğlu, Gilançaylıya bahar
İhsani, Reyhani, Çobanoğlundan
Mevlânadan Tabtuk emre yolundan
Pir Sultan Ebdaldan Fizân elinden
Hacı Bektaş Velî nice bahadar
Orakçı, Seçkini, Yörükoğluyla
Öksüz, Gül, Yazıcı derviş koluyla
Hekimi, Şirazi sezen diliyle
Dırbazoğlu gelir dayanamaz bar
Sinan Dağaşanın Garib düşünde
Zülâli de Köroğlunun peşinde
Bilâli de Kozanoğlu dişinde
Vahab Kocamana sitayiş eder
Karacoğlan vurur belden aşağı
Keremdendir Fazlullah’ın kuşağı
Âşık ömer deremeden başağı
Mühr-ü adaleti basıyor kader
Toroslardan Dadaloğlu seslenir
Deli Dumrul duyduğunda uslanır
Davras dağına Seyrani yaslanır
Gülden rayihâyı teneffüs eder
Hasan Yılmazla Nurani Nurali
Hedefe yetişti âşık Firğâni
Öztürkoğlu ebûbekir Zamani
Arzırum barını Hâbîb’e adar
Selâmi Mengilli, Fuzuli ile
İmamali, âşık Ruhani bile
Zafer karataydan yükselen çile
Gönül gülzârına yağdırıyor kar
Aşık Dolaksızla Özkılıç, Pala,
Mahmud Aldemirle Necâti Kaya
Can Ali yönelmiş güneşe, aya
Peşrevî diyorum; afvetmekte, kâr
Kusuruma bakma! sayamadığım
Adlarını tek tek diyemediğim
Mazur görün vardır eksik gediğim
Dünyâ kabuğumdur sığamadım, dar
Didelerden akan kanlı yaşım var
Cenneti alâ’dan gönül kuşum var
Kara günde dostum can gardaşım var
Doğan Silleli’den Diler’e kadar
Son devirde Reyhaniyle İhsani
Erdal balık,Tezaniyle noksani
Şûaralar; Resûlûllah Hassanî
Misâli, yaraya yakıyı sarar
Şûara hıfzeder ciddî duruşu
Takvadır özdeki hudû ve huşû
Kimsenin kimsede kalmaz kuruşu
Zamanı gelince kâmilen öder
Şâirleri susan devlet olmuştur
Netice kanser olup ölmüştür
Semiren asalaklarda gülmüştür
Gebermek zamanı gelene kadar
Mekâna girmeğe az kaldı dostlar
İSLÂMİ’den arda söz kaldı dostlar
Birde kaldırdığı toz kaldı dostlar
Yırtılmak üzere beyinde cidâr
Kayıt Tarihi : 11.1.2017 15:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!