Hareketsizce, öylece durup; oturup, yatıp, sinip, hayatını daima bu şekilde idame ettiren kişiler, sistem kurarlarmış nihayetinde, öyle derler. Kalkıp dolaşanlar, saatler boyu aylak aylak yürüyenler ise sistemleri yıkarlarmış. Yazdıkları yazılara bile yansırmış icabında vaziyetleri: kimilerinin metinleri yavaş ve durgun, kimilerinin ki de coşkun olurmuş. Fakat bilmiyorlar mı ki "yalnız" adamın zihni, adam otursa da tepinse de, koşsa da kaosla kuşatılmıştır diye? Kişi, kaosa çare arar; onunla sevişir, kaosla yatıp kalkar ve en sonunda varlığı bütünüyle kaosun kendisi olur. Böyle bir adamın sistem kurması da sistem yıkması da tabiidir. Dener, o. Sanatsal işlerdeki bu hâl, sırf oturmayla yahut yürüyüşçü olmayla açıklanamaz. Sistem kuracak olmak da sistem yıkacak olmak da insana haktır. Bundan ötürü, kişileri kalıplara sığdırmak hata olur, düşüncesindeyim. Nice yürüyenlerin eserleri vardır ki, durum okumaktan daralır, sıkılırsın. Ve nice hareketsizler varlardır ki; zihinlerinin kontrolsüz, atik hareketleri karşısında eser bile yazamayacak kadar dikkatleri çarçabuk dağılır. Hareketsizin eseri hep durağandır, desek eksik kalır. Yürüyenin eseri hep coşkundur, desek eksik kalır. Hareketsiz olan kişi de bir vakit tuvalete gitmek için ayağa kalkar yürür. Ve yürüyenin kendisi de durur, düşündüklerini adam akıllı derleyip toparlayıp deftere geçmek için. Hareketsiz adam, oturduğu yerde sadece ateizm, nihilizm, apateizm, anarşi hakkında da araştırma yapıp savurabilir. Ve yürüyen adam da geçtiği yolların üstünde herhangi bir din inşaa edebilir. Bu arada, kim ki her ne söylüyor ve eyliyor, bilin ki o din sahibidir. Yani herkes esasında bir değerin savunuculuğunu yapar. Konuşan, savunmuş olur. Senin doğan bu, unutma: tatmin istenci.
08:14
01.04.2023
Dombram, dombralıktan öte.
Kuru bir ağaç artığı olmaktan öte.
Dombram ruhumdur, dombram sesimdir.
En güzel yâren, ve dahi yoldaştır benim için.
Dombram benim nefesimdir,
derde düşsem halimden anlayanımdır, dermanımdır.
Ya ben onları öldürecektim,
Ya onlar beni öldürecekti.
İki ucu da boklu değnekti,
Dönmem gerekti.
Herkes bırakıp da giderdi,
Oysa senden beklenmezdi...
Gidebilirlerdi onlar,
Fakat sen... Nasıl...
Dori, Dori...
Lafların arkasına saklanmamak gerek,
İmalar, tavırlar, kapıları sert çarpmalar…
Romanlarımda adınız; sinsi, çakal olarak geçecek,
Yok sizde arslanlar gibi meydanda çarpışacak yürek.
Düşmanın da merti gerek.
Başladığım işler yarım,
Bilmem şimdi ben neylerim...
Yansa da işte öz bağrım,
Elinden bir şey gelmezim...
Zamanla,
ve vakti geldiğinde,
her şiirin haklılık payı ortaya çıkar,
insanların nezdinde.
Er bozulursa aile, kadın bozulursa ulus bozulur.
Ey kahraman Türk kadını,
Sen yerlerde değil, omuzlar üzerinde göklerde olmalısın.
Katun anam çok yaşasın,
Yarim beni kollasın.
Yaşatsın Türk ilini, gökçe kızlar yaşatsın.
Sen ve ben, bil ki eşit değiliz.
Çalışırken masamda, erirken saatlerce,
Bir piçin kucağında nazlanarak,
Sürtmeyi ve eğlenmeyi bildin asıl mesele.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!