Cepler
Birtan Altınbaş’a
ellerimi ne zaman çıkarsam ceplerimden
toprak doluyor göğsüme
seksen sonrası kayıplar çıkıyor
uzun uzun ardından baktığım
dalgalı saçlarda kuşlar uçuşuyor
çok uzakta kalan bir günün kırık bardakları sorduruyor
hiç okşamış mıydı saçlarımı
elleri sabun kokan bir anne gibi
yüzünü unuttuğum için utanıyorum
bazen bir sözün çıkıp gelmesi gibi hatırlıyorum
ceplerimde sel oluyor yıkıp geçen herşeyi
bir oyun çıkarıyorum cebimden
hava gibi su gibi iyileştiren insanı
karıncanın su içmesi gibi
gövdemi ağırlaştıran
varlığının sürekliliğini sağlayan
ağır bir kanama içerden görünmeyen
yıkanıp temiz elbiselerle gezerken ben
bu ceplerde unutulmuş bir kalem bulsam diye yoklarken
sana sarılırken düşlüyorum kendimi
hani o yüzünde gözlerinin olduğunu hatırlatan
damlanın denize karışması gibi
basitçe bir inanca bağlanarak
seni köle yapana boyun eğmek gibi
renkli kalemlerle yazarken ki gibi
kendimi kanıtlayan
hani herkesin onayladığını kabullenmek
boşluğa savurur ya seni öyle
ama bir o kadar da farklı
şiddeti içine haykıran kafamdaki kapıları bir bir açan
unuttuğum anahtarlar var cebimde çıkırtıları kulaklarımda
kaktüsü büyütürken parmaklarının içine doğru batan dikenlerin
olağan üstü acısından çiçekler çıkaran insanlar var
kapıları açıp kapatan derinliklere
onlar var ederler gençlerin mezarlarına açılan ışığı
“biz ağaçların kırık dalıyız “ diyen ezidi bir ana gibi
bizi o kırık dal yapanlara karşı
her gün bir ağaç büyütürler
düşürdüğüm bardakları toplayıp çöpe atsam
aylar sonra ayağıma batan cam kırıkları var ceplerimde
küçük kutusunda bekletilmiş altın bir kolyeyi takarsın
batar ya etine uyurken
uslanmaz bir devrimci bildirilerini savururken yakalanır
eylemi tamamlanmadığı için hayıflanır
sonra bir aşk şiiri düşer ellerinden
herkese türkü söyleten bir zaman olur
cezaevi aracında
o günlerden kalma bir ekmek
kırıntısı düşmüştür ceplerime
her serçe beslenir bundan
her kış bir tilki gibi geçer gider geceden
küçük bir ışık getirin bana
ceplerimdekilere bakacağım
öğrendim artık başka bir şekli yok yaşamanın
zeytin ağacı yaşlanırken zamana yoldaş istermiş
beni kaç kere gömerler bu topraklara bilemem
kaç kere bulur aşk
annemin beni bulduğu mezarda bırakmayın beni
sahipsiz bir geçmişim olmasın
Canan Aktaş
Canan Akdas
Kayıt Tarihi : 10.2.2021 08:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!