Arafta Bir Şizofreni
Elimde bir kibrit —
cenneti ateşe verdim.
Bir damla su —
cehennemi söndürdüm.
Ama insanlar…
Kendi cennetlerini, kendi cehennemlerini
yarattılar —
tekrar, tekrar ve tekrar.
Ben yaktıkça
onlar yeniden yaptı,
ben söndürdükçe
onlar yeniden yandı.
Kendi cennetimi yaktım,
cehennemimi söndürdüm.
Araftayım şimdi —
peki neden yeniden kuramıyorum?
Sırtımda günah yığını,
neredeyse bir ton yük.
Kıldan ince,
kılıçtan keskin bir köprüdeyim.
Geçtim...
Cennet kapısına vardım,
yükümle birlikte içeri girdim.
Her şey sınırsız:
Doğa, içki, kadın, zevk.
Ama ruhum…
Yanıyor.
Kızgın yağlar tepemden dökülüyor,
cam kırıkları içimde
liğme liğme ediyor beni.
Cennetteyim,
ama çürümüş leş kokuları içindeyim.
Her nefes ciğerimi parçalıyor,
fil oturmuş sanki göğsüme,
boğazım sıkılıyor.
Sol omzumdan bir bıçak —
sol kolum uyuşuyor,
yüreğim buz tutmuş
huzur kaçmış.
Bir yudum şarap içiyorum peygamberlerle,
ama ağzımda
kükürt, pas, zehir.
İçiyorum yine de,
belki kurtulurum bu ızdıraptan.
Elimde yine kibrit.
Yakıyorum cenneti
bu sefer bir ton günahla,
tek bir çakışla.
Başladım başa:
Sırat Köprüsü yeniden.
Ama günahlarım kül olmuş —
tüy gibi hafif.
Ve şimdi
günahsızken geçemiyorum köprüden.
İkiye bölünüyorum
cehennemin içine doğru.
Kaynar kazanlar, kör alevler
dindirmiyor acımı.
Sadece hüzün,
yalnızca ağlamak.
Gözyaşlarım
cehennemi söndürüyor.
Bir damla daha —
ve karanlık susuyor.
Peki şimdi neredeyim?
Pişmanlığın tam ortasında,
süt dökmüş bir kedi gibi
ARAF’TA.
Nasılım?
Nasıl hissediyorum?
Bilmiyorum.
Kayıt Tarihi : 24.7.2025 00:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!