Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
Bazı ağaçlara kapı komşu
Bazı çiçeklerin andırdığı
İş bu kadarla bitse iyi
Bir insan edinmişsindir kendine
Bilgisayar olarak kullanmış bir gölü
Selçukluya pragmalar taşıyan Gazali
Bir ilk aptallığı düğüm sayarak
Yadsımış dört yanı hep yukarı bakmış.
Bu yüzden önündeki ayna kırılır kırılmaz
ey esmer hüznü hicrandan besleyen sevgili kendını bana beni yollara sürgün etmeden bilki mavi düşlerine sardığın o acar delikanlın seni ve aşkını zehir bir yürekle kuşandı ama gün olur umutlarda yenilirse kalles bir kurşuna birlik olup büyüttüğümüz ışıkları söner sanma ve unutma gülüşü yaralım o uslanmaz inadın biri sen diğeri ben olduktan sonra serüvencin nasıl olsa nerede olsa bulur.
Atı'lar deltalara gömülen atı'lar,
Saçı'lar fiyortları öpen saçı'lar,
Kutu'lar, Haliçlerden susmuş kutu'lar,
Takı'lar eski aşkları imler takı'lar.
Bol dökümlü gömleğinin içinde
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Nurullah Ataç çeliştirmen
Tahir Alangu soruşturman
Cevdet Kudret deriştirmen
Suut Kemal çekiştirmen
Mehmet Kaplan uyuşturman
Köpek, diliyle içer suyu
Kurt, soluğuyla
Yüreğinin kokusunu taşır
Boynundaki kutup çiçeği
Öfkeli değil lacivert
Başkaları da var masa da
İleri geri konuşuluyor
Ötedesin o adamın duldasında
Göz kapaklarına bürünmüş adam
Atlarla. Uzun bacaklı evrensel atlar
Bunlarla gelişiyor sevdamız anlatılmaz
Çocuklarla, kuşlarla, ağaçlarla.
Büyüyen, uçan, dal budak salan.
Yalnız aşkta rastlanan o seçkin nokta.
https://youtu.be/UwzXmUc_hrA
Bazen...
Bazen.......