Kuvayi Milliye, Milli Kuvvetler anlamında kullanılmaktır. İzmir’in Yunanlılarca işgal edilmesi (15 Mayıs 1919) ve Anadolu’da ilerlemeleri üzerine ülkemizin bütünlüğünü korumak, birlik ve beraberliğini sağlamak amacıyla kurulmuş teşkilatlardır. Kuvayi Milliye, orduyla işbirliği yapan, Kurtuluş Savaşının ilk çete ve silâhlı savunma kuruluşlarıdır. Kuvayi Milliye ismi, sadece İzmir Bölgesindeki silâhlı kişilere söyleniyordu. Daha sonraları vatan sathındaki bütün milli mücadele hareketine katılan birliklere denilir oldu. Bölge bölge örgütlenen halkın, düşmana tepkisi olarak ortaya çıkan bu örgütler, İzmir Bölgesi’nin efelerinden, Güney ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinin çetelerinden oluşuyordu. Milli Mücadele’nin başlangıcında Kuvayi milliye bölgesel olarak ortaya çıkmış iken Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulduktan sonra birleştirilmiş, I. İnönü Savaşı sırasında da düzenli bir ordu haline getirilmiştir. (10 Ocak 1921)
Yüreğimde bir aşk
Gönlümde sızı…
Yine kalbim
Sensiz kan ağlarken
Bir bayram günü
Yalnız, hasret, garip
Ülke toprakları üzerinde birlikte barış ve güvenlik içinde huzurla yaşama hakkımızı hiç kimseye vermek niyetinde değiliz. Bizi birbirimize kırdırmak isteyenlerin, bu emellerinden vazgeçmekten başka çaresi yoktur. Ülkemizde bir karışıklık çıkacak olursa, Allah korusun, buranın Irak olmadığını herkes iyi bilsin! Bu ülkede yaşayan ne kadar yabancı varsa korksun, ya derhal defolup gitsin, ya da neticesine katlansın! ..
Müslüman Kürt kardeşlerimiz, siz de takdir edersiniz, sanıyorum. “Siz kahramansınız, siz eyalet olmalısınız, aferin, iyi yapıyorsunuz… ” diyen her kötü niyetlinin, özellikle Hıristiyan âleminin sözüne bakarsanız, size karşı da davranışımız farklı olmaz! .. Aklınızı başınıza alın! .. Burası, Türkün anavatanı! .. Burada, bu şartlarda birlikte yaşamaya devam etmek istiyorsanız, ne âlâ! .. Ebediyete kadar beraberiz. Tüm Müslümanlar kardeştir! .. Biz kardeşiz. Aramıza nifak sokanlar ise korkaktır, kalleştir! .. Bunu lütfen hiçbir TC vatandaşı aklından çıkarmasın! .. Tersine bir davranış içine girilirse, olan; bebeklerimize, kadınlarımıza, kızlarımıza ve oğullarımıza olur! .. “Bu önemsizdir! ” derseniz, Allah C.C. hepimizin cezasını verir, sebep olanlara da hesabını mutlaka sorar! Biz birbirimizi yerken, ABD ve AB ülkeleri, tüm Hıristiyanlar, özellikle Siyonistler bundan son derece hoşnut olurlar, muratlarına ererler.
Bu, Papa’nın talimatıyla 2000 yılının Hıristiyan-Siyonizm politikası gereği Haçlı Seferi olarak başlatılmış bir hareket olup, ABD Başkanı ağzıyla tüm dünyaya ilân etmiştir. Biz, bütün Müslümanlar ırk farklılığı gözetmeksizin her an uyanık olmalıyız. Çünkü bizler, Selâhaddin Eyyubi’nin ve Kılıç Arslan’ların torunlarıyız. Bu savaşçıların İslam için, vatan için akıttıkları kanlar henüz kurumamış, unutulmamıştır! .. Onlar hafızalarımızda durdukça onların yolunu takip etmeli, asla hata yapmamalıyız! ..
Sevgi bahçemde can gülümsün, açtın
Kucağıma aldım, bağrıma bastım! ..
Sıcacık bakarak, gülücük saçtın
Ne kadar güzeldin, ne kadar, şaştım! ..
“Allah! ..” sedasını alarak gökten
28 Mayıs 1919 da Ayvalık’a asker çıkaran Yunanlılara karşı bu ildeki 172. Alay Kumandanı Yarbay Ali Bey (Ali Çetinkaya) düşmanı ateşle karşılamış, bu şekilde Kurtuluş Savaşı’nın ilk çatışması başlamış, Haziran başlarında Yunanlıların Akhisar ve Bergama’yı işgal etmeleriyle Ali Bey, Bergama’ya hücum ederek düşmanı püskürttüyse de takviye alan düşman, Bergama’yı yeniden ele geçirdi. Aynı zamanda kuzeyde Soma ve Akhisar Bölgesinde bir cephe kurulmuş ve Balıkesir’deki 61. Tümen Komutanı Miralay Kâzım Bey (Kâzım Özalp) cephe komutanı olmuştu.
Güneyde, Aydın’ı işgal eden düşmana karşı da Yörük Ali Efe komutasında milis kuvvetleri vardı. Bu kuvvetlerin, Denizli’den gelen Tümen Komutanı Hacı Şükrü Bey Komutasında yaptığı bir taarruzda Aydın alındı, gelen takviye kuvvetlerle düşman Aydın’ı tekrar ele geçirince, Aydın ile Nazilli arasında Demirci Mehmet Efe Komutanlığında bir cephe oluştu.
Manisa Turgutlu’yu alarak doğuya doğru ilerlemeye çalışan Yunanlılara karşı, Salihli Alaşehir bölgesinde de Çerkez Ethem komutasında bir cephe meydana geldi.
Kuvayi Milliye cepheleri arasında bir düzen sağlamak ve düşmana karşı alınacak tedbirleri tespit etmek için Batı Anadolu’daki bütün İl ve İlçe’lerden gelen temsilcilerin katılımıyla 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa başkanlığında Balıkesir, sonra da Alaşehir’de yapılan kongrelerde Yunanlılarla yapılan savaşlarda gerilla savaşından çıkılmasına karar verilmiş, böylece Kuvayi Milliye’nin başına Ali Fuat Paşa getirilmiş ve Batı Anadolu cepheleri bir komutanlık haline getirilmiştir.
Mondros Mütarekesi’nden sonra Edirne-İstanbul demiryolunu kontrol etmek için bir Fransız Alayı Trakya’daydı. Fransız Generali Franchet d’Esperey ile Yunanistan Başbakanı Venizelos arasında imzalanan anlaşma ile Kuleli-Burgaz-Hadımköy hattı, Yunan işgaline bırakılmıştı. Bunun üzerine ı. Kolordu Komutanı Cafer Tayyar Eğilmez Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın 9 Ocak 1920 tarih ve 55 sayılı emri gereği Edirne’de sıkıyönetim ve seferberlik ilan etti. Trakya-Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi 31 Mart 1920 de Lüleburgaz’daki ilk kongrede dış tecavüzler ve iç ayaklanmalar karşısında her türlü tedbir alma yetkisini kolordu komutanına ve merkez heyetine vermeyi kararlaştırdı. San Remo Konferansında itilaf devletleri Edirne’yle Doğu Trakya’yı Yunanistan’a vermeye karar verdiler. 9 Mayıs 1920 de Edirne’de toplanan Trakya- Paşaeli Müdafaa Heyet-i Osmaniyesi, 2. kongresinde Edirne ve Doğu Trakya’nın Yunanistan’a bırakılmasını kesinlikle reddetti ve vatanın savunulmasını kararlaştırdı. Halktan asker toplanıp, silahlandırılmasına karar verildi. Cemiyet programını değiştirildi, adı Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti olarak değiştirilip, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubesi oldu.
1979 Yılı idi. Batı Almanya’da mühendislik fakültesine başlamış, aynı zamanda Almanca Bölümünde de derslere giriyordum. Tesadüfen yan yana oturduğum Yugoslavyalı Müslüman öğrenci bir gençle tanıştım. O zamanlar onun, memleketinde Müslüman Türklere yapılan haksızlıklar hakkında anlattıklarından pek bir şey anlayamamıştım. Daha doğrusu anlattıklarına inanmak istememiştim. Çünkü bu kadarı da olmaz, gibi geliyordu bana. Daha sonra, makine mühendislik stajımı yaparken, o firmada tanıştığım başka bir arkadaşım da bana o günkü Yugoslavya’dan, Müslüman Türklere yapılan işkence ve eziyetlerle ilgili bir takım resimler gösterdi ve yaşanan zulmü anlattı. Daha sonra, iç savaş çıktığında, Yugoslavya parçalandığında, o arkadaşların anlatmak istediklerini gayet iyi anladım. Demek ki haklıymışlar, AB ve ABD Emperyalizmi burada başarıya ulaşmış! .. Romanya, Polonya, Doğu Almanya, Macaristan, Bulgaristan aynı şekilde emperyalizm tuzağına düşürüldü. Sıra Türkiye’ye geldi! ..
Avrupa’dan bakıldığında, apaçık görüleceği gibi, gerek AB ülkelerinin, gerekse ABD’nin, hem Doğu Blok’u Sosyalist Ülkelerde, hem de bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde uzun yıllardan beri, çok ciddi bir şekilde, uygulamakta oldukları sinsi plân ve programları dal budak salmış artık meyvesini vermek üzeredir! Aksi halde, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren, niçin durduk yerden eyaletten söz etsin! ? .. Neden DTP’nin Genel Başkan Yardımcısı da yapılan kongrede aba altından sopa gösterir gibi Türkiye’nin geleceği hakkında, Türk Milletine hitaben ileri geri sözler etsin! ? ..
Bu Ülke bizimdir ve bizim kalacaktır! .. Aramıza hiç kimse
giremeyecektir! .. Buna ne DTP’nin gücü yeter, ne AB’nin, ne ABD, ne de ABD uşaklarının! .. Pardon! .. “Onlar kim? ” derseniz, elbette onlar kendilerini iyi bilirler! .. ABD’den veya AB’den vatandaşlık hakkı, maddi destek veya maaş alanlar da kendilerini gayet iyi bilirler! .. Yıllardır Canım Türkiye Cumhuriyeti Toprakları üzerinde oynanan oyunlar ve yapılan spekülasyonlar, insanlarımızı kendi Vatanlarında, Anayurtlarında rahatsız etmiş, birbirlerine, hattâ Devlet Yöneticilerine bile şüpheyle bakar hale getirmiş, güvensizlik içerisinde bırakmış, kafalarında da birçok karmaşık soru meydana gelmesine sebep olmuştur. Türkiye’de bir Başbakan bile derin devletten söz eder hale gelmişse, gerisini siz düşünün! ? ..
I. Dünya Savaşı sonunda Rus Çarlığı yıkılınca Güney Kafkasya’da Gürcistan, Azerbeycan, Ermenistan gibi devletler kurulmuştu. Kars, Gümrü, Erivan şehirlerini ellerinde tutan Ermenistan Devleti’nin başında koyu bir Türk düşmanı olan Ermeni milliyetçisi Taşnak Partisi vardı ve itilaf devletlerinden yardım görüyorlardı. Mondros Mütarekesi’nden sonra
Ermeniler Ermenistan’da ve sınır boylarında Türklere tecavüz ettiler. 9 Haziran 1920 de Ermenilerin, Bardız cephesine baskın yapması ve savaşa kalkması üzerine birliklerimiz bu baskını bastırdı.28 Eylül sabahı ileri hareketle Sarıkamış ve Merdenek (Göle) alındı. Hazırlıklarını Sarıkamış-Lâleoğlu hattında tamamlayan birliklerimiz tekrar ileri harekete geçtiler.30 Ekim de Kars, 7 Kasım da Gümrü (Aleksandropol) geri alındı. Ermeniler barış isteyince 2-3 Aralık 1920 gecesi Gümrü Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma, Ankara Hükümetinin yabancı bir devletle yaptığı ilk anlaşma olup, varlığımızı dünyaya gösterdik ve Osmanlı İmparatorluğunun1877-1878 savaşıyla kaybettiği Kars bölgesini aldık. Daha sonra Ermenistan, Rus Sovyet Sosyalist Cumhuriyetine dahil oldu, 16 Mart 1981 de Gümrü Anlaşması’nın yerine Moskova, sonra da 13 Ekim 1921 de de Kars Anlaşmaları yapıldı.
Ermeniler, I. Dünya Savaşı’nda Türk ordusuna karşı galip devletlerin yanında savaştıklarını iddia ederek, paylaşım için Paris’te toplanan konferansta Kafkasya’dan Akdenize kadar ve Anadolu’nun yarısına yakın bir kısmında Büyük Ermenistan kurmak istediklerini söylediler. Mondros Mütarekesine göre Türk Ordusu bölgeden çekilince Erivan’da kurdukları Ermenistan Devleti içinde ve dışında, özellikle Erivan, Kars ve Nahcıvan Bölgelerindeki Türkleri katlettiler. Ermenilere karşı korunmak için Türk halkı Milli Şuralar kurdular.
Artvin, Ahiska bölgesinde Acara Milli Şura Hükümeti, Kars, Ardahan, Göre bölgesinde Güneybatı Kafkas Cumhuriyeti, Kağızman Milli Şurası, Kulp, Zenginbaşar, Nahçcıvan ve Ordubad Milli şuraları kuruldu.
Camiler dolmuş taşmış
Avlular almamış, insanları!
Genç, yaşlı, cümle âlem
Kılmış namazlarını.
Heyhat! ..
Gelin, kulak verin, bu sesimize
Can kardeşler, bu dolayda şenlik var! ..
Güleriz, oynarız, bak neşemize! ..
Can kardeşler, bu dolayda şenlik var! ..
Bir gençlik ki akar, çağlayan gibi! ..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!