Cavidan,
Ben şuan anladım ki;
sensiz hangi toprağa ekilsem çiçeklenmiyor gövdem.
Bilsen nasıl susuz,
nasıl çoraktır gönlüm.
Çoğaltır içinde karanlıkları.
Oysa biz seninle
yavaş yavaş ölecektik Cavidan!
Usul usul, gülümseyerek gidecektik
kırmızı karların yağdığı yere.
Geçersiz kılacaktık her türlü mazereti,
Aramıza giren ölüm olmasaydı eğer.
Yaşamak, var olmak mıdır? Bilmem.
Güldüren ve ağlatan O'dur. Şüphem yok
Elbet var edecektir, beni avare eden.
Fakat Cavidan
Sen öyle bir yoksun ki
Haklı çıkıyor:
" Senden başka neyim varsa
o benim yokumdur" diyen.
İnsan içine hapsediyor zamanla,
acıyı ve hasreti.
Yaşamak, alışmak mıdır? Bilmem.
Hiç yetişemeyeceğim yerlere
hep koşarak gittim.
İçim içime sığmazken,
Kalktım, hapsettim seni
her bir hücreme.
İşte ben böyleyim Cavidan,
Tüm çığırtkanlığımla susarken,
Haykırarak içime doğru,
İsterim fütursuzca;
Ne varsa erişilmez olan.
Git deseler, giderim
Gel deseler, gelemem.
Beklerim, yerimde durmayarak.
İşte ben böyleyim Cavidan!
Yaşamak, beklemek midir? Bilmem
Ali Fırat Çalışgan
Kayıt Tarihi : 29.11.2020 22:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!