CÂNAN İSTANBUL
Çok değişmiş cânanım, güzel sîret ve çehre
Yirmi yıl sonra döndüm İstanbul denen şehre
Tarihî güzellikler sanki buraya dolmuş
Gördüğüm çirkinlikler birer birer yok olmuş
Tarihi aksettiren padişahlar seslenir
Belki cânan İstanbul ceddi ile beslenir
Dört semti başka güzel, Beyazıt, Sultanahmet
Her gece sağnak sağnak, yağıyor sanki rahmet
Üsküdar’ın hâmîsi Aziz Mahmud Hüdayî
Türbesine gidenler hissederler Hudâ’yı
Haliç’e her inişim Fatih’i hatırlatır
Fethi okurum hemen tarihten satır satır…
Beylerbeyi Sarayı, Dolmabahçe, Topkapı
Ayrı ayrı güzellik, hepsi başka bir yapı
Bu güzel eserlerin temelidir adâlet
Her birinde ihtişam, hepsinde bir asâlet
Eski güzelliğini ona tekrar verenler
Allah emriyle olsun cennette gül derenler
Minareyi süsleyen, üstündeki alemdir
Her cami minaresi, Hakk’ı yazan kalemdir
Kışın göğü ısıtır müezzin nefesleri
Yedi kat Arş’a çıkar her ezanın sesleri
Yıllardır İstanbul’u şehit cihangir korur
Kalenin her burcunda, yiğit cengâver durur
Âşık olmuş şairler bu evliyâ şehrine
Abdullah’ı katsınlar bu şehitler nehrine
İstanbul’u severler bütün dünya ahbâbı
Evliyâlar diyarı birçok şehit ashâbı
Yok sanma şehitleri, onlar hâlâ nöbette;
Bir ayağı İstanbul, bir ayağı cennette…
Kayıt Tarihi : 18.4.2006 10:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)