İklimler hep kışı gösterir oldu
Yüreğimin başına düşen karımsın
Günüm değil, her anım çileyle doldu
Dilimden düşen âh u zârımsın
Bahar gelmesin, çiçek açmasın
Ömrümün baharı mı kışı mı bilmem
Hangi mevsim bu, seçilmiyor Mihriban
Feleğin oyunu mu bu, işi mi bilmem
Sıra dağlar gibi aşılmıyor Mihriban
Ben yazmadım bu kara yazıyı alnıma
Nazım gibi
Gönlümle başbaşa düşündüm demin
Artık boşa tükenmiş bir nefes gibiyim
Şimdi zihninin en derin yerinde
Benliğini tutsak eden bir kafes gibiyim
Ne çok şeye geç kalmışım,
Ne çok şey geç kalmış ömrüme.
Geç bulduğum huzursun yüreğime.
Yıllarca beklemiş gibiyim
Tanımadığım bir nefese hasretçesine...
Ne çok şey geç kalmış bana
Dün gece hiç uyku tutmadı yine,
Seninle sohbet ettim sabaha kadar.
Ve başladım konuşmaya yarı uykulu
Selam verdim, aşık çıktım…
Ve dedim ki:
Merhaba bakışları içimi yakan güzel
Seni rüyamda gördüm dün gece
Su serpiyordun yüreğime
Bilmem kaç yaşıma gelmişim de
Hâlâ kahrediyordum hayata
Kelimelerin ayet gibi işliyordu kulağıma
Her nefesin bir nasihat
Sen varken sensizliğe alışamadım
Alışamadım yanımda nefes alsan bile
Sensiz kalma fikrine alışamadım
Şu evrende sanki her şey
Senin için var.
Sevdanın oduna tutuştum yandım
Issız çöllerde serabım sensin
Aradım izini nasıl dayandım
Aşılmaz yollarda turabım sensin
Her gece ismini anıp yattığım
Bağrımda sönmemiş ateşin izi
Sanma ki sensiz bir an sönüyor
Değmeden tenime güneşin yüzü
Yaktıkça canımda canan yanıyor
Ettiğin sitemler gönlümü kırdı
Nasıl bir sevdadır anlatılmaz ki
Yüreğinde yanan közüne yandım
Ay utanır saklanır kaçınılmaz ki
Ömrüme ışıyan yüzüne yandım
Yanmışım her zerren kuşatır beni




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!