yanlış şehirlere götürse seni trenlerim
sen süslenirsin şehrin aynalarında
sana bir şehir armağan ediyorum
ıslak ve yalın ayak yürü sokaklarında.
keşfet beni bir tablonun içindeyim
Bugün bir hayli yalnızım,
Ölü bir şehir gibi içim.
Kozmik odalar kadar sessiz
Ve yaltılmış düşüncelerim.
Bugün bir kevgirde üç kuruşa elediklerim,
Şimdi seninle biz farklı masallardayız
Sürreal iki portrenin yansımasıyız
Yahut bir ispanyol mızıkasıyız
Sen eski bir sanat eserisin müzelerde sergileniyorsun
Ben tuş takımları bozulmuş göçebe bir akordiyon
Sen bir mandolin takımısın orkestralarda
bilmem kaç aşkı boğdum ellerimle
yalnızlık kaç sakız eder be tezgahtar?
kaç şiir örter kusurlarımı?
her şiir yüzüme vuruyor astarım yüzünden pahalı olduğumu.
çarşamba akşamüstü tezgâhtarların mutsuzluğu
Bir ağaç yağmuru
Kanlı bir savaşa davet ediyordu.
Belki de ağaç yağmurla sevişiyordu
Belki de buydu izah-ı evrenin
Evren törelilik teorisine göre gözlerimden gözlerine doğru genişliyordu
Yaşasın! Ne kadar metaforik yaklaşıyoruz birbirimize.
eskiden ne beklerdim bu içine düştüğüm mecbure kalabalıktan
günümü gün ederdim sokaklarda
göçebe dostlar edinirdim
kahkahası ılıman kadınlarla su kenarında
vakti duymak doruğunda akşamlar edinirdim sakin
ya da vakti doyurmak telaşına düşerdim tekinsiz ve sinirli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!