Belki çıkar yollardan biri de bu: gözlerine
bakmak sessizce, bir kıyıda uzaktan
yaklaşan bir gemiyi bekler gibi, elinden
tutmak o sıcaklığı ve yürümek,
yürümek zamanı düşünmeden bastığın
çakıl taşlarının hışırtısında. Hep
söylerdin eskiden, biraz zaman tanısak belleğe,
Ölümüm senden olur
bilinsin
ne uçsuz bir kan akışı
ne buğusu kadehte rakının,
ela ve sonsuz bir teneşir uykusu
gözlerinin ağlamaklı bebeğine...
Devamını Oku
bilinsin
ne uçsuz bir kan akışı
ne buğusu kadehte rakının,
ela ve sonsuz bir teneşir uykusu
gözlerinin ağlamaklı bebeğine...
Bir kaç gün önce türbanlı bir bayan, çöp konteynırından kağıt ve karton topluyordu; belliki, kışın yakacak bir şeyler tedarik ediyordu. Üzüldüm. Anlaşılan o ki, o kadın, KADERİNE RAZI OLMUŞTU... İşte kaderine razı olmaya alıştırılmış, cennetle avutulmuş insancık. Onunkisi de kader, son model arabalarda, villalarda kalan TÜRBANLI'nınki de KADER... Allah'ın yüce adaleti bu olsa gerek...
Herkese saygılar.
Fazla söze gerek yok sanırım.
Şair köşeye bir vesile mazhar olmuş.Mazhar olduğu için kutlamak gerekir.Şairin diğer eserleri bu eserine göre dahada zayıf.Şair içinden geçenleri düz yazı şeklinde anlatmış bence.Bu işin üstadları dahada güzel yorum yaparlar temennisiyle.
''Çok geç olmadan bu sitede nice değerli kalemler varken ,onlarıda bu köşede görmek dileklerimle ''
Kalbi sevgi ve saygılarımla....
''Şairler Öldükten Sonra Yaşarlar...''
'KADERİN BÜTÜN CÜZLERİ GÜZLEDİR!'
'KADERE İMAN EDEN KEDERDEN MAHFUZ KALIR!'
'HERŞEY EZELDEN KADER İLE TAKDİR OLUNMUŞTUR, KISMETİNE RAZI OL Kİ, RAHAT EDESİN!'
'KADERE İTİRAZ EDEN; BAŞINI ÖRSE VURUP, KIRAR, RAHMETE İTİRAZ EDEN RAHMETTEN MAHRUM KALIR!'
Herkese ve bütün gönül dostlarına hayırlı çalışmalar.
Sana unutulmuş bir çardağın altında
galibarda renkli bir mürekkeple yazıyorum
yeniden depreşen bir sevincin ötesinden.
Çocuklar büyüdüler, uzaklara gittiler,
senin, benim yanlışlarımızın ne yararı
olabilir onlara?
...
oh be..
huzur duydum...
şiir okumak ne güzel..
seçici kurula ve şaire binlerce saygı selam.
.Çocuklar büyüdüler, uzaklara gittiler,
senin, benim yanlışlarımızın ne yararı
olabilir onlara? Belki onlar da
öğrenecekler umarsız sözcüklerle
eskiyen anılarının dehlizlerinden
kurtulup savrulmayı.
Sorma sakın - bilmek yasak, derdin,
kim bilebilir yazgının bizi nereye
sürükleyeceğini.
O unutulmuş çardağın altında yazıyorum sana,
aydınlık gölgesinde asmanın.
Günler sayılı. ... hani derler ya konunun özetini çıkardım aklıma öyle geldi işte, ihtiyarlığı bir yerinde yapa yanlız çayını içerken yada kahveni yudumlarken yanlızlığın orta yerinde böyle düşünür insan geçmişe bakıp. güzeldi kutlarım günün şiirini.
sırf eleştiri yapmaksa amaç bence şiire ve şaiire haksızlıktır bu günün şiirini yürekten kutlarım.
Hem yanlı hem yalan bir 'kahraman'
Arif Damar'ın ölümü üzerine 'Sabah' gazetesinde Hasan Bülent Kahraman, Attila İlhan'ın Orhan Veli ve 'Garip' kuşağı hakkındaki, ne yazık ki, aslı astarı olmayan görüşlerini tekrarlıyor. Kahraman'a göre, 'Orhan Veli ve arkadaşları şiiri anlamdan, toplumsaldan soyutlayan şiirler yazıyordu.
Bunların bazısı da 'anlamsızlığı' şiirleştiren verimlerdi', diyor ve 'Orhan Veli'nin meşhur 'cımbız-ayna' şiiri[nin] 'bir de rakı şişesinde balık olsam' mısraı[nın], 'yazık oldu Süleyman efendiye' dizesi[nin] hep bu minval yapıtlar diye düşünüldü[ğünü]' öne sürdükten sonra, 'bu değerlendirmenin ne yalan ne de yanlı' olduğunu söylüyor.
Hasan Bülent Kahraman'ın sözünü ettiği değerlendirme, hem yalan hem de yanlıdır. Orhan Veli ve arkadaşlarının 'anlamsız' şiir yazdıklarını söyleyebilmek için, insanın gerçekten cehaletle malül olması gerekir. 'Cehalet', evet, çünkü 'Garip'çiler ya da 'Birinci Yeni'ciler, tam tersine, Ahmet Haşim'in şiirde 'mana' ve 'vuzuh' konusunda öne sürdüğü görüşlerin tastamam karşısında yer almışlardır. 'Garip' önsözü, Haşim'in 'Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar' başlıklı ve Türk edebiyatında ilk modern şiir manifestosu sayılabilecek olan metninde öne sürülen düşüncelerin tam tersini savunurlar. Haşim, mana düzyazıya aittir, diye anlamı geriye iterken, 'Garip' önsözü'nde Orhan Veli, tastamam şunları söylemekteydi: 'Şiir, bütün hususiyeti edasında olan bir söz sanatıdır. Yani, tamamıyla manadan ibarettir. Mana insanın beş duyusuna değil, kafasına hitap eder. Binaenaleyh, doğrudan doğruya insanın ruhiyatına hitap eden ve bütün kıymeti manasında olan hakiki şiir unsurunun, musıkî gibi, bilmem ne gibi tâlî hokkabazlıklar yüzünden dikkatimizden kaçacağını da hatırdan çıkarmamalı...'
Hani, 'Orhan Veli ve arkadaşları şiiri anlamdan, toplumsaldan soyutlayan şiir yazıyorlardı?' Orhan Veli, şiirde anlamı ve toplumsalı (Hasan Bülent Kahraman'ın zannettiğinin aksine) o kadar önemsemekte idi ki, 'Garip' önsözü'nde, '[b]ugüne kadar burjuvazinin malı olmaktan, yüksek sanayi devrinin başlamasından evvel de dinin ve feodal zümrenin köleliğini yapmaktan başka bir işe yaramamış olan şiirde bu değişmeyen taraf, müreffeh sınıfların zevkine hitap etmiş olmak şeklinde tecelli ediyor (vurgu, Orhan Veli'nin, H.Y.)' demekle yetinmemiş ve şunları da eklemişti: 'Ama yeni şiirin istinat edeceği zevk artık ekalliyeti (azınlığı) teşkil eden o sınıfın zevki değil. Bugünkü dünyayı dolduran insanlar, yaşamak hakkını mütemadi bir didişmenin sonunda buluyorlar. Her şey gibi şiir de onların hakkıdır, onların zevkine hitap edecektir.'
Orhan Veli'nin, şiirsel söylem yerine, şiirde konuşma dilini öne çıkarmasının nedeni de budur: Orhan Veli, şiirinin bugünün 'müreffeh sınıfı' olan burjuvazinin oluşturduğu azınlığın değil, 'yaşamak hakkını mütemadi bir didişmenin sonunda bulan' emekçi sınıfın zevkine tekabül eden şiirin, ancak konuşma diliyle yazılabileceği kanısındadır. Modernleşme ve Türk Şiiri üzerine 'kahraman'ca ahkâm kesen bu kişinin, Orhan Veli'yi anlamsız şiir yazmak ve toplumsalı dışlamakla itham etmesi, en azından, gülünçtür.
Şu da var: Orhan Veli'nin emekçi sınıf yandaşlığının, Marksist teori bağlamında sosyalist bir yandaşlık olduğunu söylemek, elbette mümkün değildir. Kahraman'ımız bunu söylemiyor;- Orhan Veli ve arkadaşlarının 'şiiri anlamdan, toplumsaldan soyutlayan şiirler yaz[dıklarını]' öne sürüyor!
Sosyalist değiller diye, Garipçi'lerin toplumsaldan ve anlamdan soyutla[nmış] şiirler yazdığını söylemek, düpedüz 'toplumsal'lık ile 'toplumculuk'u birbirine karıştırmak anlamına gelir. Orhan Veli ve arkadaşları 'Garip' döneminde 'toplumcu' ('sosyalist') değil, 'toplumsalcı' şiirler yazmışlardır. Nitekim Orhan Veli, üstü kapalı bir şekilde, şiirinin 'toplumcu' bir şiir olmadığını da bildirme ihtiyacını da duymuştur: 'Mesele bir sınıfın [işçi sınıfının H.Y.] ihtiyaçlarının müdafaasını yapmak olmayıp, sadece zevkini aramak, bulmak, sanata onu hâkim kılmaktır' ['Garip' önsözü]
'Toplumculuk'la 'toplumsallık' arasındaki farktan bîhaber bu kişi, üstüne üstlük, bir üniversitede siyaset bilimi hocalığı yapıyor! Hem kel, hem fodul! İyi mi?
03 Kasım 2010, Çarşamba
Hilmi Yavuz un bugün kü şiir ve şairler hakkındaki yazısı bu siteyi takip eden şiir şevenler ve yorumcular için (Bizim için)
faydalı olur umuduyla buraya asıyorum.İsteyen gücü kabiliyeti nisbetinde istifade edebilir.
Bence de Şiir Orhan Velinin dediği gibi MANA (anlam)dan ibarettir.Sevgi ve saygılarımla.
Okunmadan bir kenara atılmıs bir kitabın bizi vuran bakısları gibiydin siir!
Bir iç döküm...Hoca bilhassa çevirileri ile şiire çok hizmet veri..bunun bilincindeyim..Ancak bu metin yeterince şiirleşebilmiş mi...kuşkuluyum doğrusu...
Şiir, mektubun pecvork halini andırıyor...
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta