İşte o çıktığımız gün en kutsalıdır,
eylülün son baharın da;
kalbimizi, sevgimizle örterdik; üşümesin diye,
Bazen kırıla kırıla seversin,
kırıldığın yerlerden düşen;
parçalar bile onu sever.
Nesin sen? Bir yaz gecesi, gül bahçemdeki parlayan ateş böceği mi?
Yoksa kalbimi söküp alan bir prenses mi?
Şimdi kalbim sende,
"Ressam mısın"
"en ücrâ köşeleri çizebiliyor musun? " dedi bana,
"en iyi ressam'ım hanımefendi" dedim,
"nasıl bir şey çizdiniz, gösterebilir misiniz beyfendi" dedi,
ben de ona "en iyi ressam benim;
çünkü hayallerimizi çizdim kalbime" dedim.
Fatih surları yıkıp geçmiş, ben nazlarını.
Gemileri karadan yürütmüş, ben sana düşlediğim hayallerimi,
o fethetmiş İstanbulu, bense kalbini.
Barbarlar; dağları, ovaları, köyleri yağmalardı;
sen benim kalbimi yağmaladın!
Şimdi ki yağmalar, senden kalanlar..
Dostum yok şimdi,
seviyordum o kimdi?
Adın geçmediği şiirler yazdım diye küsme bana,
her şiir de, saklasın; tüm kelimelerin anlamındasın,
tüm şiirler sensin, şairin kalbinde saklı bir sihirsin.
Şimdi yalnızlığın siyahlığındayım, tüm beyazlar sen;
sapsarhoşum sen yokken, bir tek sana ayığım. (ayıkım)
Hayallerim değişti düzergâh
bu nasıl bir acıdır dostlar ah,
bu nasıl çaresizliktir intihara götürüyor
vah, vah!
Hadi al götür acılarımı kahyağa
Yalnızdım oturuyordum yanlızken,
en çokta sen yokken,
"Nasıl üşümüyorsun" dedi bana..
Dedim ki ona: acılarım kat kat katlıyken üşümem,
acılarım yorganken,
Yıkıma uğrayan tek evlerimiz değil,
bu depremde;
kalbimizin inşağa ettiği umuthâneleri,
sevgi bahçeleri de yıkıldı gitti.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!