bir gün kaçıcam!
çok ama çok uzaklara…
terk edicem bu kalabalık metropolü.
ıssız bir adanın, en kuytu noktasına saklanıcam.
kimse, ama kimse beni rahatsız edemeyecek.
elimde olmayan hatalarımdan,
ateş böceklerini görünmez kılan bir karanlığın içindeydi evi.
sabah olduğunda öten horozların,
sesinin kısıldığı noktada.
insana hasret bir çift göz,
sevgiye muhtaç bir çift el,
ve kendini yitirmiş bi zihin taşırdı,
hapsolduğun kafesin ardındaki,
bilinmezliklerle dolu özgürlüğü arayan gözlerinde gördüm,
insanların günahlarını!
en özel gününde, doğum gününde,
senle aynı kaderi paylaşan bir yoldaştı o.
farklı yerlerde olsanız dahi,
kaynayan bir kanın sıcaklığına kandım,
gençliğimin son baharında.
zamanın ebedi döngüsünde tıkandım,
yaşam ile ölüm arasında.
doyumsuz, aç bir hayvanın kış uykusundayım.
tatminsizliğin doyum noktasında,
uçurumun kıyısında parmak uçlarımdayım.
gün gelicek ki,
kızıl kıyamet gülümseyecek şafaktan.
gün gelicek gördüğüme saplayacağım pençelerimi.
cehennem dünyaya gelmiş,
zalimler vatanı satınca.
iyi insanlar melek olmuş,
dünya şeytanlara kalınca…
geceleri uyumaktan korkarsan bu hayatta,
hiçbir dakikayı yaşayamazsan şu sabahta,
bir hal hatır sor diye yalvarsan da şafakta,
görüşürüz belki bir gün, Andersen’den bir masalda…
modern, güzel dünyamız!
bazen global bir kerhane,
bazense dört bir tarafında cephane.
bazen akıllılar için bir hastane,
bazense zaman katillerinin,
tutuksuz yargılandığı bir hapishane.
öyle bir hayat ki içine düştüğümüz,
sevmek dünyanın en zor şeyi,
ama sevmeden de dünya beş para etmiyor…
mutluyum.
çünkü varlığım,
şimdiki zamandan ibaret.
ne bir geçmiş,
ne de bir gelecek sahibiyim.
sadece yaşıyorum,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!