Bugün Mevlüt kandili

İbrahim Halil Demir
2061

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Bugün Mevlüt kandili

İnsanlık hüsrandaydı!
Canlı mahlukatların en şereflisi olan insan,
Köle pazarlarında satılıyordu.
Zengin fakire zulüm ediyordu.
Güçlü olan güçsüzü daima eziyordu.
Mazlumlara yaşama hakkı tanınmıyordu.
Mahsum kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu.
İnsanlar tek kelimeyle insanlıklarını unutmuştu.
Yürekler kan ağlıyordu ve vicdanlar sızlıyordu.
Mazlumların sayısı gün be gün artıyordu.
Zalimlerin yaptıkları kendilerine kar kalıyordu.
Bu çirkinliklere dur diyebilecek kimse yoktu.
Asuman bu yapılanlara karşı ha bire ağlıyordu.
Dertler, ummanlar kadardı ama derman yoktu.
İman şerbetini içmemek adetti, asillik töreydi.
Helvadan yapılan putlara tapılıyordu.
Cahilliklerin haddi hesabı yoktu.
Yaradan inkar ediliyordu.
Kalbinde iman kıvılcımı olanlar, hor ve hakir görülüyordu.

İnsanlık hüsrandaydı.
İnsanlığın şah damarı kesilmiş oluk oluk kan kaybediyordu.
Cahillerin ve cahilliklerin babaları atlarıyla cirit atıyorlardı.
Zira meydanlar onların meydanlarıydı.
Mazlumların gözyaşları sanki pınar olmuştu.
Birileri bunlara dur demeliydi.
Allahın emrettiklerinin yaşanması gerekiyordu.
Haklının hakkının alması yetimlerin ise yüzleri gülmeliydi.
Dulların namusları artık payı mal olmamalıydı.
Özgürlük güvercinleri serbestçe uçmalıydı.
İnsanlık küfrün bataklığından kurtulmalıydı.
Sıkıntılar, çileler, ıstıraplar ve zulümler had safhadaydı.

İnsanlık hüsrandaydı.
Yüce yaradan, kainatın efendisi Habibullahı, dünyaya teşrif ettirdi.
Artık güneş her tarafı, her zamankinden daha fazla aydınlatıyordu.
Yıldızlar bir başka parıldıyordu.
Zira insanlık karanlıktan, Resul-i zişan suyu hürmetine kurtulacak ve derin bir soluk alacaktı.
Resulu Zişan daha doğmadan babasını kaybediyordu.
Annelerin annesi Hz Amine çok çile ve sıkıntı çekiyordu.
Yetim olarak fani dünyayı şereflendiriyordu.
Kısa bir zaman sonra Allah, muhterem annesini alıyordu.
Hayat maddi cihette, Resulullaha zindan oluyordu.
Ama onun nuruyla her taraf nurlanıyordu.
Güneş bile onun Nur cemalinin yanında sönük kalıyordu.
O peygamberlerin Peygamberiydi! Ama envai türlü sıkıntı çekiyordu.

İnsanlık hüsrandaydı.
Allah onun yüzü suyu hürmetine, her yeri bereklendiriyordu.
Yüzlerce mucize gösteriyor, taşlaşan kalbleri yumuşatıyordu.
Küskünler barışıyor ve insanlık şerefleniyordu.
İnsanlar artık hor ve hakir görülmüyor ve Pazarlarda köle olarak satılmıyordu.
O bir nur üstüne nurdu ve alemlere rahmet olarak inmişti!

Ya Resulullah, ya Habibullah, canımız kurban sana!
Binlerce hamdü senalar olsun yaradana.
Sen doğdun diye güller solmuyor artık.
Her şey güllük gülistanlik ve her şeyde oldu bolluk!

İnsanlık hüsrandaydı.
Sen insanlığın merhameti, vicdanı şerefisin.
Sen insanlığın baharı, umut dolu yarınlarısın.
Ve sen ümmetinin selameti için başını secdeden
Kaldırmayan tek Peygambersin!
Sen Mahmud, Sen Ahmed ve Sen Muhammed Mustafasın!
Şefaatini bizden esirgeme!
Bizi sevindirecek bizi cehennem narından ancak sen kurtaracaksın!
Sen kalplerden geçeni bilenlerdensin!
Sen gözlerimizin nuru, şah damarımızdaki kansın!
Sen bizleri ayakta tutan, gücümüz ve kuvvetimizsin!
İyi ki yaradılmışsın ya Resulullah!
Senin için yüce Mevlaya ne kadar şükür etsek azdır...
15/04/2005

İbrahim Halil Demir
Kayıt Tarihi : 1.2.2012 13:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Halil Demir